Ahh Didem Ahh!!
Yazma konusundaki özrümü görmüyorum , şiirlerini okudukça , bağlılık, bağımlılık gibi bir şey işte burada yazmaya zorluyor beni.
‘’Bir zamanlar kendimi
Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım.
Kaç metredir benim yokluğum?
Benden daha çok var sanmıştım.
Benim yokluğumdan dünyaya
Bir elbise çıkar sanmıştım.
Dünyanın çıplaklığına
"Bir gün aklına gelecek olursam,
Bana şiir ısmarla.
Eylül'ü konuşalım."
Artık sadece kıyıda köşede kalmış kitaplar için inceleme yapma kararı almıştım. Yalnız beni şiire gerçek anlamda bağlayan bu kitabı da incelemek istedim.
Ortaokulda iken yaklaşan Anneler Günü için okulda bir şiir yarışması düzenlenmişti. Elbette ben de
"Merhaba benim kalbimi görebilen can dostum Nazile Serna ;
Sen beni yokluğunun bitimsiz kederine terk edip gideli, yıllar geçmiş. Peki ben neden, daha iki gün önce Antikacılar Çarşısı'ndaki çay evimizde buluşup, şen kahkahalarımızla söyleşmişiz gibi hissediyorum ? Neden yüzünün her tatlı kıvrımı gözlerimin önünde, sesin hala
Şarkılar geçti gözlerimin önünden. Şarkı insanın gözünün önünden geçer mi hiç? Geçermiş meğer. Sormayın. Anlatamam.
Kulağımda hiç susmayan dizeler:
“Kapın her çalındıkça o mudur diyeceksin.
Beni kaybettin artık, sen çok bekleyeceksin.”
Ayfer Tunç sanki Aziz Bey’in eline tamburu bilerek tutuşturmuş. Bildiği tek şey tambur çalmak olan Aziz Bey,
Bir çölün ortasındayım. Bir çölün ortasında kızgın kumlar üzerinde yapayalnız hissederken kendimi; suların gürül gürül akmaya başladığı seraplar görürken; güzellikler görüyorum Sevgili Dost. Kızıl sakallı, esmer yüzlü, siyah sarıklı, geniş omuzlu bir parıldayan yüz görüyorum. Ayakları kumlara bata çıka yürüyen tebessüm eden, bacaklarına kedilerin
Sonsuz sessizlikte kaybolurken,
Dipsiz derinliklere dalıyorum,
Kalbimdeki korkular birer zehir gibi.
Uykusuz gecelerin boşluğunda,
Sesimi rüzgara, denizlere fısıldarım,
Belki de yüreğimdeki acıya derman olur diye.
Gökyüzü bir masal dünyası değildir, dokunulmaz,
Yollar uzanır gider, fakat hedefe erişmez.
Ben çığlıklarımı sessizliğe
Kelimelerim boğazımda düğümlendi.
Acılarım katlandı.
Ağlıyormuyum bilmiyorum.
Elimi tutan yok.
Bu acılardan çeken yok.
Yanıyor içim.
Son bir sigara yaktım sana ama o sigarada sonsuz oldu.
Kapına geldim yoktun.
Hane beklicektin beni.
Gözümde her akan yaştan sen sorumlusun.
Kalbimdeki her sancı seni anlatıyor.
Şarkılardan çıkan her söz seni çağrıyor.
Yanlız kaldım yine herzamnki gibi
Kalbim acıyor artık, duramıyorum.
Gidiyorum sonsuzluğa doğru.
Hade Allaha ısmarladık...!
@mrmutsuz63
Deliğin en dibine düşmüş gibiyim, aşırı derecede acı çekiyorum ve tüm hayat enerjim tükenmiş durumda. İçimi yakıp kavuran bir ateş var ve ne yaparsam yapayım söndüremiyorum. Gözlerimdeki yaşlar sel olmuş, yüreğimdeki yara her geçen gün derinleşiyor. İçimde bir fırtına kopuyor, feryatlarımı duyan yok.
Hayatın benim için ne kadar acımasız olduğunu