"Aslında sen şey gibisin," dedi birden gülümsemesi kahkaya dönerek. "Hani matematikte problem çözersin, ne yaptığını bilmeden doğru yolu izliyorsundur. Sonucu tesadüfen bulursun. Ne aradığını tam bilmesen de bulacaksın. Yol doğru."
Sayfa 70 - Armoni YayıncılıkKitabı okuyor
"İnsan huzursuz olunca, mutsuz olunca her şey boş geliyor. Eksik kalıyor, boşluk kalıyor insanın içinde. Öylece ilerliyorsun. Mutsuz yaşamak yaşamak mıdır? İnsan bir şekilde kendini tanıyıp mutlu olmayı bulmalı. Sen bulmak için ayrıldın okuldan. Doğru olan buydu. Yoksa hayat, Tolstoy'un, "Savaş ve Barış" romanında geçen cümlesi
Sayfa 69 - Armoni YayıncılıkKitabı okuyor
Reklam
"Azra," dedim yutkundum. Böyle zamanlarda hani şu ne söylersen söyle teselli olmayacağını bildiğin zamanlar, ne söylersen söyle karşındaki insana boş geleceğini, anlamsız geleceğini bildiğin zamanlar, ne diyeceğimi asla bilemezdim. Onu anladığımı gösterecek doğru cümleleri arıyordum. Teselli cümlesi mi? Kafa dağıtma cümlesi mi? Doğru cümleyi bilmiyordum.
Sayfa 29 - Armoni YayıncılıkKitabı okuyor
Yama yama kalbimdeki yaralar Sıra sıra dikişinde sen varsın
Uzanmış düşünüyordum, narin hayatımızı, Ömrün özünün ne kadar hafif kaldığını, Aşk ağlamaya başladı, kalbimdeki yerinde: Ruhum daraldı onu böyle gördüğümde, “Demek ki bir gün ölecek sevdiceğim de.” Bunu der demez daha da beter oldum, Beni saran kasvet ile gözlerimi yumdum, Tüm hislerim ise adeta darmadağın oldu, Her biri alıp başını gitti uzaklara doğru.
Sayfa 50
Bugün geldiğim noktada, yaşadığım acılara kalbimdeki en derin, en özel yeri açarak, yine hayallerim doğrultusunda ufak adımlar atarak devam ediyorum hayata. Acıya karşı değil acıya doğru dönerek. Zor anları şefkat ile kucaklayarak.
Reklam
Mutsuz yaşamak, yaşamak mıdır? İnsan bir şekilde kendini tanıyıp mutlu olmayı bulmalı. Sen bulmak için ayrıldın okuldan. Doğru olan buydu. Yoksa hayat, Tolstoy'un, "Savaş ve Barış" romanında geçen cümlesi gibi 'Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu, cümlesine benzer değil mi?"
Sayfa 69
Hep senin renginde görünür bahar; Yaprakta yeşilin , gülde kokun var. Yama yama kalbimdeki yaralar ; Sıra sıra dikişinde sen varsın.
Başka bir düşünce beni panikletti: İnancım için çağrı'mı alıyorum? İç sesim deli gibi küfrediyordu. Zihnim bana bu inanca geçmek istemediğimi söylüyordu. Şaka yapıyor olmalısın, hayır lütfen, bu delilik, kes şunu' diye düşündüm. Ardından: 'Sakın durmasına izin verme, bu çok güzel! Düşüncelerim umut ve dehşet ritminde birbirinin üzerine yuvarlanıyordu. Yumuşak kırmızı bir halının üzerinde oturmuş, sırtımı uçsuz bucaksız beyaz bir duvara dayamışken içimde 'bir şey' kök salmıştı. Büyük, uçsuz bucaksız ve bir türlü gitmeyen bir şey. Artık Ramazan ayında İran'daki bir camide neler olduğunu öğrenmek isteyen bir turist muhabiri değildim. Ben başka biriydim, başka bir şeydim. Kalbimdeki huzur bana Müslümanların küresel ailesine davet edildiğimi, artık ümmetin bir parçası olduğumu söylüyordu. Derin bir uykuya daldım. Rüya yoktu, sadece derin bir sessizlik vardı.
Sayfa 218
225 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.