Vazgeçmeye ramak kala bazı kararlar alınır.
Çıkılmaz olduğunu bile bile insan yolda yürümeye devam etmek ister.
Korkar bazen..
Yalnızlığı dost edinir.
Arkasını dönüp kimseyi görmediğinde anlar..
"Gürültüyle attığım hiçbir adımı dikkatle dinlemediler o halde gölgem kadar sessiz olmalıyım." diye düşünür..
Ve yalnızlığına sükûtu giydirip öyle devam eder sonsuzluğa....
|Kendi Kalemimden✍🏻🌿
Hava bir garip bu gece
Dingin, uysal ve rahatlatıcı bir rüzgar
Edgar Allan Poe'nun sesiyle fısıldıyor kulağıma şiirlerini.
Radyoda çalan bir Édith Piaf parçası
Yayılıyor kanser hücresi gibi, beynime
Ruhumu kanatıyor, ruhuna dokunulmamış insanlar.
Bir evsiz titrek elleriyle yakmaya çalışırken sigarasını
Kibritin histerik ışığı aydınlatıyor ıslak gözlerini
Ve karanlığın içinden, sessizce uzanıyor bana
CESARE PAVESE...
Unutma diyor, öfkeli öfkeli
Bir an bile unutma!! “Herkese bir bakışı var ölümün."
Burak Yelin
az şey mi öğreniyorum?
Evet gayr-i ihtiyari kalemimden çıkan bu angarya kelimesi için kendi kendimden utanıyorum.
Hani yirmi beş gün evvel kendime verdiğim söz?. Hani
bu masanın kenarına yazdığım program?.
Bu gece kendi kendimden nefret ediyorum
Türk Fırtınası
Nereden bilebilirdim yaşamımın bir fırtına estirmeye ait bir görev olduğunu!
Dokuz yaşında aldım ilk yaramı on iki Eylül sabahında!
O yara büyüttü beni!
Birine ne kadar çok şans verirsen, sana o kadar az değer verir. Seni kaybetmekten korkmaz çünkü ne olursa olsun çekip gitmeyeceğini bilir. Kimsenin sana saygısızlık edecek kadar rahat olmasına izin verme.
Kahroluyorum Mathilda,
Seninleyken sensiz olmak beni kahrediyor.
Sana dokunma fırsatım varken bunu yapamıyor olmak çok daha beteri...
Sahi söylesene bulunduğun soğuk toprak seni ısıtıyor mu?
Isıtıyor mu o soğuk narin ince ellerini?
- ZehrAktaŞ
Bugün günlerden yağmurlu bir cumaydı. İşten çıkmış otobüste kafamı cama dayayıp "çok eski şarkı" isimli müziği dinliyordum. Sözlerinde "iznin olmadan hala seviyorum seni" geçiyordu. Evet, onun izni olmadan hala onu seviyordum. Onu "kafamda dönüp duran plaklar" gibi çalıp duruyordum adeta...
Sanki bedenime tüm
AŞKIN VE MÜZİĞİN CESURCA İLERLEDİĞİ MÜTHİŞ BİR ROMAN..
Kitap baya iyiydi Sanki orada Bende vardım ama izleyici gibiydim çünkü kitabı yaşayarak okudum öyle Bir havası vardı bitmesini istemedim bu yüzden parça parça okudum ..
Bir çok konuya yer verilmiş
Seyit Ali ve Leyla neva ikisinde de birbirlerini tamamlayan yanları vardı şarkı söylemeleri, enstrüman çalmaları vs
Leyla'nın anne babası ayrıydı ve tek güvencesi küçük kardeşi birde babasıydı annesi bazen iyi bazen kötü karakter abisini hiç sevmedim
Seyit Ali' nin Arkadaş Grubu çok iyiydi Teo favorim olmuştu bide her türlü bela vardı çünkü kendileri belaya meyilliydi özellikle motor yarışları...
Heyecanla ve her kısmı merakla bitti.
Müziği kendimde çok sevdiğim için kitabın ismi ve kapağı dikkatimi çekmişti bu yüzden almıştım ve böylelikle güzel yazarımızın bu mütevazı kalemimden bende payımı almış oldum. İçeriğe girmedim çünkü anlatinca heyecanı kalmıyor bu yüzden ayrıntıya pek girmedim okumak isteyenlere keyifli okumalar dilerim
Sümeyye Demirkan elinize sağlık hocam devamını heyecanla bekliyorum:)