İniyorum kulelerinden katil
iniyorum maktul minarelerden
taraçadan, bahçeden
ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden
ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte
değdikçe ayaklarım merdiven alçalıyor
açılıyor leşlerin, atmıkların cesurane
canlıların korka korka uzandıkları zemin
ağzımda kef
iki gözIerimde mil
iniyorum kulelerinden
Olur da bir gün seversin ya hani,
Ben olmam büyük ihtimalle
Ayaklarım da olmaz,
Ellerim kum tanelerine karışır
Saçlarım tel tel ayrılır
https://1000kitap.com/NumanKlnc44histasyon.com/kalir-miydi-sahi
“Kişi, bazen bir davaya, sadece rakipleri cansıkıcı olmayı sürdürdükleri için bağlı kalır.”
“Bazılarının yeteneği, hak ettiğinden daha az ilgi görür; çünkü kendisi daha büyük görevlere soyunmuştur.”
Uzak bir gelecekte saygınlığı devam eden Nietzsche. Öldükten sonra sayfalarca izlediğimiz ‘o’ zihin...
Derin anlamlar, anlamaya çalışılan çabalar. Anlamak mı gerek onu? Gerçekten anlamak mümkün mü? Sonu gelmeyen bilginin, fısıldamaları mı bunlar? Yoksa çığlıkları mı? Sahi Nietzsche neden vardı? Üstinsan olmak için mi bu çabam? Kolay mıydı bu? Kolay olan şeyler dahice sayılır mıydı?
Nietzsche ile sohbetimden bir bölüm. Onunla konuştuğum kadar, kimseyle konuşmadığımı anlıyorum. Bu kitapta yeniden buluştuk.
Kitap, A.M. Desrousseaux ve H. Albert tarafından derlenen ve Angele Kremer-Marietti tarafından gözden geçirilen; İnsanca, Pek İnsanca adlı yapıtın birinci bölüm, dördüncü ve beşinci kısım; Toplumda İnsan eserinin dokuzuncu kısmından oluşan İnsan: Çoğul ve Tek Başına eserini Kenan Sarıalioğlu çevirisi ile sunuyor.
(Arka kapak yazısından)
Yollar uzarken yolcu gözün yumar
Gözünde yaşlar sere serpe.
Eline bir bağlama kalır
Gönlünü tellere düzer de
Şu boşlukta vuran bağlamada
Mana kalır mıydı sahi?
https://1000kitap.com/NumanKlnc44histasyon.com/kalir-miydi-sahi