Öncelikle hepinize güzel akşamlar dilerim dostlarım. Epey zaman oldu inceleme yapmayalı bir şiir kitabına üstelik. Çok düşündüm nasıl bir giriş yapsam diye Sevgili Cahit Sıtkı Tarancı'nın en bilindik şiirinin adı verilen bu kitabını sizlere anlatmaya. Hiç dinlenmeden ara vermeden yazmak istiyorum içimden gelen bu satırları. Zira dinlenmedikçe
"Öldükten sonra, doğmadan önce neysen ve nasılsan öyle olacaksın."
Arthur Schopenhauer
Ölüm budur işte önceden neysek sonradan o olacak, geçmiş ne ise gelecek o... Önemli olan şu an bugün. Bugünü nasıl yaşıyoruz? Her birimiz ayrı yaşamlara sahibiz kimisi istediği hayatı yaşadığını düşünüyor... durun bir dakika! Böyle düşünen var mı
Deniz manzaralı bir masa, daha ne olsunlu bir düşünce içerisinde seyre durmuştu o sırada sahilde olan biteni. Bir silsile halinde fikrine hücum eden düşünceleri kovmak isterken kendini yeni yeni düşüncelere itiyordu. Kimbilir kaç vakittir o masada oturuyordu ya da bu içtiği kaçıncı çaydı kendisi de bilmiyordu. Sanki ruhu bir boşluktan diğer
İlk incelemem, ilk deneyimim, sürç-i lisan ettiysem şimdiden affola...
Neler yazacağımı nerden başlayacağımı bilemiyorum.Okudukça yüreğime işleyen defalarca açıp okuyabileceğiniz ve her okuyuşunuzda gerçek yaşanmışlıklarla karşılaşacağınız bir Hikaye & Deneme olan Mor Melankoli.. Kitabı okuyan herkesin kendinden bir parça bulacağını
Babil Kralı, kızını evlendirmek için kahine danışması sonucu bir müsabaka düzenler. Müsabakaya Mısır firavunu, Hint şahı ve İskit Kralı katılır. Fakat girdikleri her mücadeleyi kaybeden bu kralları Amazan adında bir çoban kurtarır. Bu başarısı ve cesaretiyle bütün Babil halkının gönlünü fetheder. Fakat müsabakalar tam sonuçlanmadan babasının ölümü nedeniyle Babil'i terk etmek zorunda kalır. Babil'i terk etmeden yoldaşı Anka kuşunu Babil Prensesi olan Formosante'ye hediye eder. Formosante, Anka kuşu rehberliğinde Amazan'ı aramaya çıkmasıyla olaylar başlar.
Aşk, yapılan fedakarlıklarda mı gizlidir? Yoksa Leyla, Mecnun çölleri aşmasaydı yine de sever miydi Mecnun'u? Öyleyse vuslat anı, aşkın yaşandığı son an değil midir?
Aşk, azılı bir düşmandır sürekli sevdiğinden kaçan ve yakalanması ne kadar imkansızsa başına konulan ödül de o kadar büyük olan. Vuslat ise aşkın celladıdır. Tasavvuf, Allah'a kavuşmayı ölüm ile boşuna bağdaştırmamıştır.
Yatırım tavsiyesidir.
Babil PrensesiVoltaire · Karbon Kitaplar · 2021431 okunma
Olur da bir gün seversin ya hani,
Ben olmam büyük ihtimalle
Ayaklarım da olmaz,
Ellerim kum tanelerine karışır
Saçlarım tel tel ayrılır
https://1000kitap.com/NumanKlnc44histasyon.com/kalir-miydi-sahi
Yollar uzarken yolcu gözün yumar
Gözünde yaşlar sere serpe.
Eline bir bağlama kalır
Gönlünü tellere düzer de
Şu boşlukta vuran bağlamada
Mana kalır mıydı sahi?
https://1000kitap.com/NumanKlnc44histasyon.com/kalir-miydi-sahi
Aşk… Ne kadar da her şeyin üzerinde bir güç. Size kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi, nereye gittiğinizi unutturur. Sahi kimdim ben seni tanımadan önce? Bir fikre ait miydim? Hayatta bir gayem var mıydı? Gitmekten hoşlandığım yerler, sevdiğim yemekler, bana eşlik eden müzikler var mıydı? Şarkıda ‘’ben senim, sen ben arama boşuna’’ diye boşuna dememişler. Seni tanıdıktan, sevdikten sonra o kadar sana ait bir parça oldum ki parça demek hafif kalır. Sen neyi sevdiysen o oldum, nelerden hoşlandıysan, neleri yapmaktan zevk aldıysan onları sevdim. Senden geçilmez oldu her yanım. Sonra unuttum kendimi. Sen olmadan da, sen olmasan da bir ‘’ben’’ var mıydı? Eksik kalan yanlarımı tamamladığını düşünürdüm hep gelişinle. Ama gidişin tamamımı aldı benden. Hiçlikten geldim ve hiçliğe doğru uzanıyorum. Yanlış duymadınız. Bir ‘’hiç’’ olmak istiyorum. Hiç kimse değilim ben. Ne sevmeye ne sevilmeye gücüm yok artık. Bir toz bulutu kadar hafifleyip havaya karışmak istiyorum. Bu dünyadan geçmemiş olmayı diliyorum. Ardımda tek bir göz bırakmak istemiyorum pınarlarından yaşları süzülen. Bir karıncanın yaşamı kadar değersiz kılınsın yaşamım istiyorum. Geçip gitsinler yada üzerime basıp canımı alıp gitsinler farkında bile olmadan istiyorum. Tıpkı senin gibi.