TARIK SARI [[ Meftun Muvahhid ]]

TARIK SARI [[ Meftun Muvahhid ]]
@kalpdostu42
Sıkı Okur
*Kalbi Mühürlü *İlk günkü gibi..Kördüğüm gibi... *Aramıza ördüğün duvarları bile sevdiğin renge boyadım bilesin... *İnsanı zamansızlaştıran anlar vardır. İki gönlün birbirine değdiği an zaman susar sonsuzluk başlar..
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ
LİSANS
KONYA
KARAMAN, 10 October
1041 reader point
Joined on September 2020
Rabbimden Mesaj var Zümer Suresi 2. Ayet
İman ve hidayet ehlinin göğsü daima ferah, geniş ve huzurludur. Diğerlerinin ise göğüsleri daima sıkıntılı, dar ve huzursuzdur. Yüce Allah ayette şöyle buyurmaktadır; Allah, kimin bağrını İslâm'a açmış ise işte o, Rabbinden bir nur üzerinde değil midir? Artık Allah'ın zikri hususunda kalpleri katılaşmış olanların vay haline! İşte bunlar, apaçık bir sapıklık içindedirler. (Zümer 22) İman ehlinin gönlü Allah'tan bir nur üzeredir.
Reklam
GÜNAHLARIN KALP ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Günahların hem dünyada hem de ahirette, kalp ve bedene büyük zararlar veren çirkin etkileri bulunmaktadır. 1-Allah'a saygı duyma hissini zayıflatması 2-Kalbin korku ve yalnızlık hissine kapılması 3-Kalp sağlığını bozması 4-Kalbin basiretini köreltmesi.. Hesap günü gelip insanlar toplandığında, karanlıklar geçici olarak kalkar ve herkes birbirini görür. Sonra tekrar karanlık çöker. Öyle ki, yüzler kömür gibi siyahlaşır. Ne kötü bir ceza! İşte o zaman, baştan sona dünyadaki bütün zevkler, bu zevklere dalıp Allah'ın yolundan ayrılan insanlara sadece bir saatlik bir hayal gibi gelir. Allah, yardımıyla bizleri bu duruma düşmekten korusun. (AMİN)
Kim Allah'tan Başka Bir Şeyi Severse, Bu Ona Üç Defa Azap Tattırır..
Kalp, Allah'tan başka kime güvenip bağlanır ve severse, bu ona en kötü azabı ve işkenceyi tattırır. Kim Allah'tan başka bir şeyi severse, bu ona üç defa azap tattırır. Bu üç azabın birincisi, arzusuna kavuşmadan önce onu elde etmek için gösterdiği çaba ve gayretle çektiği azaptır. İkincisi, onu elde edince bunun elinden geri alınacağı ve onu kaybedeceği korkusuyla azap olunmaktır. Elde ettiğini kaybetmemek için ona daha düşkün olur, daha fazla çaba harcar. Bu da onu daha fazla yorar, sıkıntı verir. Üçüncüsü, kazandığını kaybedince, bu ona daha ağır gelir ve daha fazla acı çeker. İşte kalp, bu üç çeşit azabı daha âhirete gitmeden bu dünyada iken yaşar.

Reader Follow Recommendations

See All
Şeytanın Egemen olduğu Merkez
1- İnsanoğlunu bilgi ve imandan uzaklaştırmak. Şeytanın temel hedefi budur. Bu hedefe ulaşmayı başardığı zaman insanın ilahi gerçekleri inkar etmesini sağlamış olur. Hedefine ulaşan şeytan artık o insanlar uğraşmaktan vazgeçer ve rahat eder. 2-Eğer şeytan bu amacına ulaşamaz ise hidayet yoluna giren insanın , inkardan sonra gelen Bid'at yoluna sapması için çalışır. Bid'at yolu şeytan için günah yolundan daha sevimli bir yoldur. Zira mümin tevbe ederek günahlarından kolaylıkla dönebilir , ama bid'atlardan dönmesi daha zordur. Çünkü bid'at yoluna sapan kişi , kendisinin doğru yolda olduğuna inanır. 3-Eğer bu planda başarılı olmazsa büyük günahları işletmeyi amaçlar. 4-Eğer bunda da başarılı olmazsa küçük günahları işletmeye çalışır. 5-Bunda da bir yarar sağlayamazsa Daha yararlı olanı terk edip daha az yararlı olan şeylerle meşgul olmasını sağlar. İnsanoğlunu daha verimli şeyler yapmaktan men etmeyi amaçlar. 6-Şeytan eğer bu planda da başarı elde edemezse mümine eziyet edecek , aşağılayacak , onu şaşkına çevirecek , duygu dünyasını çökertecek , aklını başından alacak ordularını ona musallat eder. Bu planın amacı mümini derinden üzmek ve kalbini , ilim , irade ve diğer hayırlı amellerden uzak tutarak onu meşgul etmektir.
İnsan bu sayede Allah'ın hakkını öğrenir...
Nefis muhasebesinin faydalarından biri de, insanın bu sayede Allah'ın, kendi üzerindeki hakkını öğrenmesidir. Allah'ın, kendisi üzerindeki hakkını bilmeyen insana, ibadeti neredeyse hiçbir fayda sağlamaz. Aynı zamanda Kalp sağlığı için en faydalı şeylerden biri de Allah'ın kul üzerindeki hakkını düşünmektir. Çünkü bu düşünce kulun
Reklam
Allah ona nefsini çirkin gösterir;
Nefsi kıyasıya eleştirmek, Sıddıkların özelliklerindendir. Kul, nefsini kıyasıya eleştirerek, ibadetlerle yaklaşamayacağı kadar Allah'a bir anda yaklaşır.. İsrailoğullarından bir kimse, altmış sene boyunca ibadet ederek , Allah'tan bir dilekte bulundu. Fakat bir türlü dileği gerçekleşmedi. En sonunda ''Eğer sende bir hayr olsaydı dileğin gerçekleşirdi'' diyerek kendini payladı. Bir gece bir rüya gördü Rüyasında ona : '' Hani o kendini payladığın anı hatırlıyor musun ? İşte o anın , altmış senelik ibadetinden daha üstündür '' denildi.
Nefsin ayıplarını öğrenmek:
Nefsin ayıplarını bilemeyen kimsenin , Onları gidermesi mümkün değildir. Ayıplarını öğrendiği zaman ise Allah ona onları çirkin gösterir. İmam Ahmed i Ebu'd Derdâ'nın şöyle dediğiniz rivayet eder; İnsan Allah'ın himayesinde insanları kötü görünceye ve sonra kendine dönüp, kendinden herkesten daha fazla nefret edinceye kadar tam fakih olamaz. Ebu Hafs da şöyle demiştir; Her zaman kendini töhmet altında tutmayan , nefsine her halinde muhalefet etmeyen ve diğer zamanlarında da ona hoşlanmadığı şeyleri yaptırmayan kimse aldanmıştır. Kim de herhangi bir şey sebebiyle nefsini güzel görürse , helak olmuştur. Kuşkusuz nefis ; Kul ile Rabbi arasındaki en büyük duvar ve engeldir. Ona karşı en çetin ve sıkı olanlar , nefretle dolu olanlar , onu en iyi tanıyanlardır.
Nefis muhasebesi yapmanın faydaları
-Nefsin ayıplarını öğrenmek -Allah ona nefsini çirkin gösterir -İnsan bu sayede Allah'ın hakkını öğrenir
Nefis muhasebesi yapmak farzdır..
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın." Haşr Suresi 18. Ayet Bu ayet nefis muhasebesi yapmanın farz olduğunu göstermektedir. Allah bu âyette "Herkes kıyamet günü için önden gönderdiği amele dikkat etsin. O yaptığı, o gün onu kurtaracak salih amellerden midir yoksa onu azaba mahkum edecek kötü amellerden midir? baksın." buyuruyor. Allah âyette kıyamet zamanını o kadar yaklaştırmıştır ki, ondan yarın diye söz etmiştir.. Kalbin iyi hâlli, faziletli olması ancak nefis muhasebesiyle mümkündür. Kalbin kötü hålli ve nifak içinde olmasının nedeni de ona gereken ilginin, gerektiği şekil ve zamanda gösterilmeyip, serbest bırakılmasıdır.
Nefis Muhasebesi Yapmamanın Zararı
Nefis muhasebesi yapmamanın en büyük zararı ; vazifeyi düzenli ve zamanında yapmama, nefis muhasebesini terk etme, serbestlik, işlerde kolaycılığa kaçma ve zamana uymadır. Bu gidişat ise, insanı helake götürür. Bu, boş şeylere güvenmekten dolayı aldananların hâlidir. İşlerin sonunu ve akıbetini görmezden gelir, her şeyi oluruna bırakır, Allah'ın affına güvenir. Bundan dolayı da nefis muhasebesi yapmaz, yaptıklarının ne sonuçlar getireceğini düşünmez Bu hâl üzere devam ettiği sürece günah işlemek ona basit gelir, günaha alışır ve ondan ayrılmak iyice zor bir hal alır. Aklı başına gelip doğru yolu bulsa, günaha hiç bulaşmamanın, onu terk etmekten ve alışkanlıktan vazgeçmekten daha kolay olduğunu mutlaka bilir.. İbn Ebü'd-dünya şöyle demiştir: "Kureyş'ten bir kişinin bana anlattığına göre, Talha b. Ubeydullah'ın oğlu ona şöyle demiştir: İbnü's-Sımmet'in tevbesi, kalb inceliği ve yumuşaklığı sonunda gerçekleşmiştir. O kişi, kendini çokça hesaba çekerdi. Yine bir gün, altmış yaşlarındayken kendini hesaba çekti. Geçmiş günlerini saydı: Yirmi bir bin altı yüz gün. Ardından korkuyla bağırdı: "Eyvah! Yazıklar olsun bana..! Yirmi bir bin günahla Rabb'imin huzuruna gidiyorum. Her gün binlerce günah işleyip durmuşken Rabb'imin huzuruna nasıl çıkarım..?!" Sonra olduğu yerde yığılıp kaldı. Baktılar ki, ölmüş. Bu arada bir münadinin şöyle seslendiği duyuldu: "Ey Firdevs cennetine koşan nefis, ne mutlu sana!"
Reklam
Bir işin sonrasında yapılan nefis muhasebesi
Gereğince yerine getirmeyip, eksik ve kusurlu yaptığı kulluk görevlerinden sonra kendini hesaba çekmek. Allah'ın, kulluk görevlerini yerine getirirken kulları üzerinde altı hakkı vardır; 1) İbadeti yaparken sadece Allah'ın rızasını gözetmek (ihlâs), 2) Halka o ibadeti yapmalarını Allah için nasihat etmek, 3) O ibadeti Allah Resûlü'nün (s.a.v.) gösterdiği tarzda yapmak, 4) O ibadet sebebiyle eriştiği lütuf ve insanların farkına varmak, 5) Allah'ın bu lütuf ve iyilikleri karşısında kendini borçlu hissetmek, 6) Bütün bunlardan sonra o ibadeti gereğince yerine getiremeyip, onda eksik ve kusurlu olduğunu kabul etmek Bu noktada durur, kendini hesaba çeker: Bu makamların hakkını verdi mi? Yaptığı ibadette bütün bunları gözetti mi?
Hz. Ömer'in valilerine gönderdiği mektup
Zorluk seni hesaba çekmeden önce sen rahatlık zamanında kendini hesaba çek. Çünkü zorluk kendini hesaba çekmeden önce rahatlık zamanında kendini hesaba çeken kimsenin işleri, memnun kalınacak ve gıpta edilecek duruma gelir. Kimin yaşamı ve nefsânî özlem ve arzuları onu nefis muhasebesinden alıkoyarsa, onun akıbeti pişmanlık ve hüsrandır."
Kalp hastalığının tedavisi
Kötülüğe çağıran nefis sebebiyle kalp hastalanır. Hastalanan kalbin tekrar sağlığına kavuşması için iki yöntem vardır.. -Kendini hesaba çekme -Karşı koyma Kalbin helak olması, nefsin hesaba çekilmemesi ve kötü arzularında ona uymaktan ileri gelir. Şu dört vakitten gafil olmaması, akıllı insana bir sorumluluktur. -Rabbine dua ve niyazda bulunacağı vakit.. -Kendini hesaba çekeceği vakit.. -Kusur ve hatalarını kendisine haber verecek arkadaş ve dostlarla birlikte olacağı vakit.. -Dünyanın helal ve temiz nimetlerinden faydalanacağı vakit. Kuşkusuz bu sonuncu vakit, diğer vakitler için bir yardımcı ve kalpler için dinlenip kendine gelme zamanıdır...
Huzura ermiş nefis (nefs-i mutmaine)
Nefis Allah'la sükûn bulup, rahatladığı, O'nun zikriyle huzur bulduğu, O'na yönelip bağlandığı ve O'na kavuşmayı özlediği zaman huzura kavuşmuş olur.. Bu nefse vefatı anında şöyle denilir: "Ey huzura kavuşmuş nefis! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön." Fecr Suresi 27/28 Huzura kavuşmanın hakikati ise: Sakinleşip, rahatlama ve bir kararda durulmadır. Bu, Rabbiyle; O'na kullukla ve zikriyle sakinleşip rahatlayan ve bu karar üzere durulan nefistir.. Bu nefis, O'ndan başkasında kendisini rahat hissetmez. O'nu sevmeye, O'na kulluk ve O'nu zikir etmeye; emir ve yasaklarına uymaya gönlü yatmış ve böylece huzur bulmuştur. İsimlerinin ve sıfatlarının hakikatlerini tasdik etmekten dolayı sakinleşmiş ve rahatlamıştır.. Yalnızca O'nun, kendisinin Rabbi, ilahi, mabudu, hükümdarı, işlerinin yürütücüsü, sonunda döneceği yeri olduğuna ve göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir süre bile olsa O'ndan ayrı kalamayacağına dair inancıyla huzura ermiştir..
Kalbin Durumunun Esası Şudur:
Bedenin hasta olması gibi kalp de hasta olur. Şifası ise, tevbe ve korunmadır. Aynanın paslanması gibi kalp de paslanır. Onu tekrar parlatacak cilâ ise, zikirdir. Bedenin çıplak kalması gibi kalp de çıplak kalır. Onun elbisesi ise, takvadır. Bedenin acıkması ve susaması gibi kalp de acıkır ve susar. Onun yiyecek ve içeceği ise, Allah'ı bilmek, sevmek, O'na güvenip dayanmak, O'na yönelip bağlanmak ve hizmet etmektir.
800 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.