ÇOK TATLI BİR SERİ
1- 
Gökyüzünün Diğer Tarafı
2- 
Dünyanın Sonunda Bir Yer
Hani derler ya: Biz ayrı dünyaların insanlarıyız. Bu kitaptaki mesele tam da bu işte. Yeryüzünün tanrıçası Nimh ile Gökyüzünün Prensi North... Yıllarca birbirlerinden, öbür bir dünya olduğundan habersiz yaşamış; dünyadaki tek sıkıntının kendi sıkıntıları olduğunu sanmışlardı. Ta ki hayatları kesişene kadar...
Kitaptaki kehanetleri, fantastik ögeleri, karakterleri ve kafa karıştırmayan kurgusunu çok beğendim. Ayrıca beni huzursuz eden hiçbir şey de yoktu. Zaten yazarlarımızın anlatımı anlattıkları şeyi daha da güzelleştirmişti. Özellikle betimlemeleri çok hoştu.
Kitabın tasarımına da değinmem lazım... Yayınevi iyi ki tasarımı da almış. Gerçi alınmayacak gibi de değil kitabın içeriğini yansıtan anlamlı ve içimi kıpır kıpır eden bir tasarım. Yani kapağını beğenip de alanlar bir taşla iki kuş vurdular diyebiliriz
Sondaki teşekkür bölümünü okurken; bu iki yazarın,Amie Kaufmann ve Meagan Spooner, birbirinden uzakta yaşadığını öğrendim. Nasıl oluyor da kilometrelerce mesafelerde yaşayıp da böyle güzel bir iş çıkarmışlar ?
Neşet Ertaş diyor ya, 'Kalpten kalbe bir yol vardır...' Sanırım gerçekten de var
İki kitaplık hoş bir seri tavsiye ederim Kitaplarla bir ömür geçirmeniz dileğiyle
Bir “aşk romanı”ndan çok daha fazlası*…
1970 yılında neşredilen 
Ak Liman novellasının devamı niteliğindeki 
Beş Katlı Evin Altıncı Katı 1974-1978 yılları arasında kaleme alınmış, 1981 yılında ise ilk kez Yazıçı Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Türkiye’de ise ilk baskısı Kültür Bakanlığı tarafından 1994 yılında
Beş Katlı Apartmanın Altıncı Katı / Ak Liman / Tahmine’nin Son SırrıAnar Rzayev · Ketebe Yayınları · 2023181 okunma
Şiirlerinin tümüne bir incelemedir.
“Her şairin bir gülle bahtiyar olduğunu
Bir sana bir göklere baktığım gün hatırla.”
Der 
Nurullah Genç
“Her erin bahtına bir güzel düşer.”
Der 
İslam Seferli
Her er bir çiçekle şâd olur, ömrünün en güzel bestesini sevdiğinde bulur. Şiirler karalar durur. Kimi 
Şükrü Erbaş olur, Ömür Hanım’la imtihana durur. Kimi 
Sezai Karakoç olur, Monna Rosa’sını görünce der “işte
