''Kalpten kalbe bir yol vardır, göz ilen görünmez sırdır'' diyor bir türküde. Aşıklar, sevdiğini en önce kalbinde hissederler. Öyle ki aşk, aşıkların birbirinden habersiz, birbirini kalbinde hissetmeleri ile başlar. Kelimeler ve cümleler kalpte hissedileni anlatmaya yetmez. Bu yüzden derler ki ''Aşığın feryadı susuşunda gizlidir.''
Kemal Sayar '' Melekleri Ürkütmeden Sev'' başlıklı yazısında şöyle diyor; ''Göğün ve aşkın konuşmaya ihtiyacı yok. Halden bilene ihtiyacı var. Hali okuyabilene. Halden anlayabilene. Oysa Günümüz aşkları, nasılda bağırgan ''Beni sev, beni sev!'' Gerçek aşk sevilme ihtiyacının üstündedir, talep etmemeyi de bilmektir. Aşkın hakikati, aşığın susuşundadır, çektiği çilede, düştüğü çöldedir.
Söylemek hep kelimelerle olmaz ya sevgili dost, hal de söyler. Gönülde olanı yere düşürme. Sessizce sev, usulca, kainatı telaşa vermeden. Melekleri ürkütmeden sev.''
Eğer aşıksanız, konuşmak sadece başınızı ağrıtır. Aşk söz konusu olunca susmak ve onun bize hakim olmasını beklemek, gelip bizi içinde hapsetmesini beklemek, sanırım en doğru yoldur.
Türkü ile başladık madem, türkü ile bitirelim.
Başta bahsettiğimiz türkünün bir sonraki kıt'asında, '''Senin kalbin benim kalbim, sana malumdur her halim.'' diyor.
Kalbi bir olan aşıklar, birbirlerini kalplerinde hissederler, birbirlerinin halinden anlarlar. Bu yüzden bana göre bu türkü, feryadını kalbinde taşıyan aşıkların türküsüdür.
''İkimizin kalbi birdir, sen benimsin ben seninim.''