Yalan söylediklerini biliyoruz.
Yalan söylediklerini biliyorlar.
Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar.
Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz.
Ama hâlâ yalan söylüyorlar.
En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.
Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti: İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. Fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz.
Doğduğum, büyüdüğüm yerden hiç gitmeseydim bunlar yine olur muydu? Bazı şehirler tanıdım çünkü önce anlamadım insanları sonra da ne yaparsam yapayım anlayamayacağımı anladım. Daha kendimi bile anlamazken... Azınlıkla güldüm, eğlendim; çoğunlukla gülüyor, eğleniyor gibi yaptım. Kısmen de astım suratımı, oturdum aşağı.İşte o zaman da fark ettim ki
Geçmişte ne olduysa gelecekte de o olur, güneşin altında hiçbir şey yeni değildir. 'İşte bu yeni!' diyebileceğimiz bir şey var mıdır ? Hayır, zaten bizden önceki yüzyıllarda var olmuştur. Eskiler hatırlanmaz , ancak sonrakiler de hatırlanmayacak.
Fakat neyi anlatabilirdim, kime anlatabilirdim? İnsan neyi anlatabilir? İnsan insana, insanlara hangi derdini anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz