“Azda olsa devamlı olan” derken Efendimiz “Az olsun” demez, “Az olsa bile devamlı olsun.” Ne olursa olsun yapacağınız şey anlık olmasın, devamlı olsun. Gittiğiniz yerde kendinizi sabitleyin. Ancak oradan yeni cephelere ulaşabilirsiniz.
Sürekli ilerleyerek, hiç geriye düşmeden… Bir insanın İslami yaşantısında bir an dahi geri düşmesinin telafisi çok zordur. Bir yaptığınız şeyi terk ettiğinizde bir daha çok zor elde edersiniz. Efendimiz'in صلى الله عليه وسلم anlatmak istediği şey budur.
Taşları ardı ardına dizerek, köprü oluşturarak bir netliğe ulaştırmak gerekir. İslami yaşantılarımızı bir yere kadar götürmeli ve orada sabitlemeliyiz. Sabitlediğimiz yerden sonraki hedefimize cephemizi tekrar taşıyacağız.
“Bizim” dediklerimizin kıymeti nedir? Bunların, Cenab-ı Allah’ın vereceği bir zararı engelleyecek bir gücü var mı? Aklımız, paramız, gücümüz her ne varsa hangisi, O’nun zararından koruyabilir? Allah, bunlara bir koruma gücü vermediği takdirde bunların hiç birisinin kendilerini bile korumaları mümkün değil. Hakikatte korumak, sadece Allah’a aittir. Allah bir insanı korumadıkça, o insanın kendisini koruması imkânsızdır. Nemrut kendisini korumak için yaptıklarına rağmen, Allah onu bir sivrisinekle öldürerek ibret-i âlem kıldı. Yenilmez ordularla Kâbe’ye gelen Ebrehe’yi Allah, onun zilletini ifade eden küçücük kuşların taşıdığı küçücük taşlarla helak ederek âleme rezil etti. Cenâb-ı Allah yaparsa, böyle yapar.
Cüneyd henüz çocukken biri ona sordu:
-Şükür hakkında ne biliyorsun?
Çocuk Cüneyd dedi ki:
-Şükür odur ki, Allah'ın sana verdiği nimetlerle günah ve kötülük yolunda kuvvet kazanmıyasın!