Balkan Savaşları 1912–1913
“Gözlerimdeki kırmızılığı anlatayım. Gayz ateşi gibi parlayan bu renk, intikam eliyle çektiğim kan sürmesindendir. Cismimde Cengiz’in ruhu, bileğimde Attila’nın kuvveti, azmimde Fâtih’in, Yavuz’un metâneti var. Ey dağlar, ¹şahikalarınızda parlayan fosforlar, şehit dedelerimin çürümüş kemiklerindendir. Sarı ²şulelerinin ³tersim ettiği ‘intikam’ yazıları, tâ buradan görüyor ve okuyorum. Yarın değilse öbür gün beni üstünüzde görürseniz şaşırmayınız. Topraklarımızın her zerresi şanlı dedelerimin ⁴mezâr-ı hüceyrâtıdır. Ben onların mezarını çiğneyen ayakları kırmak için geliyorum…”
Sayfa 17 - Cümle Yayınları ﴾¹doruk, ²alev/kıvılcım, ³resmettiği, ⁴hücrelerinin mezarı﴿
''Rica ederim, şiirlerinizi okuyun bana,'' dedi Liza. Pottier yere serili delik deşik şilte üzerinde doğruldu. Sararıp solmuş ama bilgeliği hiç yok olmamış yüzünü pencereye döndü. Kalkık burnuyla bu portre Liza'ya Sokrates'i anımsatıyordu. ''Uyan artık uykudan uyan Uyan esirler dünyası Zulme karşı hıncımız volkan Bu ölüm dirim kavgası Bu kavga en sonuncu Kavgamızdır artık Enternasyonalle kurtulur insanlık.!'' Pottier bu dizeleri okumuyor, onlardan kurulu bir şarkı söylüyordu sanki. Derin duygularını da eklediği müzikal, temiz bir sesi vardı. Liza çok duygulanmış ve kendisini şiire kaptırmıştı. ''Cellatların döktükleri kan Bir gün onları boğacak Bu kan denizinin ufkundan Kızıl bir güneş doğacak Bu kavga en sonuncu Kavgamızdır artık Enternasyonalle kurtulur insanlık.!''
Sayfa 335Kitabı okudu
Reklam
Resulullah (sav) sık sık: "Sizden bir rüya gören yok mu?" diye sorardı. Görenler de, O'na Allah'ın dilediği kadar anlatırlardı. Bir sabah bize yine sordu: "Sizden bir rüya gören yok mu?" Kendisine: "Bizden kimse bir şey görmedi!" dediler. Bunun üzerine: "Ama ben gördüm" dedi ve anlattı: "Bu gece bana
"10 yaşlarında krematoryuma doğru gelen bir çocuk gördüm. Sırtında bir bebek taşıyordu. Japonya'da çocuklar küçük kardeşlerini sırtlarına alıp oyunlar oynardı, ama bu çocuk belirgin bir şekilde farklıydı. Buraya ciddi bir sebep ten dolayı geldiği belliydi. Ayakları çıplak, yüz ifadesi sertti. Arkasındaki bebeğin ise kafası arkaya düşmüştü, sanki uyuyor gibiydi. Çocuk hiç kımıldamadı. Beş on dakika boyunca dimdik ayakta durarak bekledi... Ardından, ölüleri yakan beyaz maskeli görevliler çocuğun yanına geldi ve bebeği bağlayan kayışları çözdü. O an bebeğin ölü olduğunu anladım. Görevliler bebeği ellerinden ve ayaklarından tuttu ve ateşe attılar. Çocuk hâlâ orada ayakta duruyordu, ateşi izliyordu. Altdudağını öylesine ısırıyordu ki sonunda kan akmaya başladı. Alevler, güneşin batışı gibi yavaşça söndü. O ana kadar dimdik duran çocuk arkasını döndü ve sessizce uzaklaştı."
Sayfa 396 - Destek Yayınları - 26. BaskıKitabı okudu
Hiç zamanın donduğunu hissettiniz mi? Hani dünyanın durduğu, sessizliğin olduğu ve yalnızca kulağınıza bir çınlamanın geldiği anlar oldu mu? Kalbinizin durduğu, gözlerinizin donduğu ve beyninizin boşaldığı o an... Ağzınızın açık kaldığı ve sorulan soru karşısında cevapsız olduğunuz... İşte bu, o anlardan biriydi.
Sayfa 96 - MacKaylaKitabı okudu
261 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 hours
"Bizden başka canavar yoktur belki. Canavar içimizdeki kötülüktür." ... İngilizlerin "Beelzebub" olarak adlandırdığı şeytanın, kutsal kitaptaki ismi İbranice "Baalzbub"tur ve "Sineklerin Tanrısı" anlamına gelir. ... Issız bir ada... Medeniyetten ve dünyadan uzak... Ahlak ve hukuk kurallarının, otorite ve
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202081.3k okunma
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.