İkinci Harekât ve Oy Hesabı
Müdahale, yurt çapında büyük bir sevinçle karşılanmış, ülkücü gençler kan bağışı için hastanelerde, gönüllü gitmek için askerlik şubelerinde kuyruk oluşturmuşlardı. Millet, topyekûn millî bir seferberlik hâlindeydi. Çiftçiler, traktörleriyle tarlalarından topladıkları meyve ve sebzeleri askerler için Mersin limanına
Şeyh Mahmut Berzenci olayında olduğu gibi, üzerinde defalarca alçakça oyunları oynanarak katliamı sürüklenmiş Kürt insanı, emperyalizmin Ortadoğu'daki çıkarları için bir kez daha "Kan bağışı"nda bulunmuştu.
Merhaba arkadaşlar bugün hakkında konuşacağımız kitap Prof. Dr. Erol Göka ve Doç. Dr. Murat Beyazyüz'ün kaleme aldığı, "Hasta Bedenin Ruhu" adlı eseridir. Hocalarımız psikiyatri alanında uzmanlaşmışlardır. Bu yüzden kendileri Tıp literatürüne de hakim olduklarından dolayı, yaptıkları çalışmalar bir kat daha önem kazanıyor. Ayrıca
Toplu yaşama katılmıyor, yılda yalnız bir kez kan vermeye gidip, mantosuna kan bağışı armasını takıyordu. Günün birinde yüz bininci kan bağışçısı olarak radyoda tanıtıldı ve bir armağan sepeti kazandı.
Einstein gibi gelişmiş zekaya sahip bilim adamlarının ortaya çıkışı sağlanabilir. Bitkilerde ve hayvanlardaki bazların dizilişinin anlaşılması ve genlerin saptanmasıyla da daha verimli ırklar elde edebiliriz. Bunlar daha sonrada ticari olarak yetiştirilerek gerek aile gerekse ülke ekonomisine katkılar sağlayabilir. Normalde 100 kg. elma veren bir
Bazı kitapları okuyunca Batı’ya kıyasla ne kadar geride olduğumuzu çok daha iyi görebiliyorum.
Kitabın üç yazarı 'çocuğun iyiliği' diye tercüme edilebilecek olan 'Kinderwohl' meselesine eğiliyor. Çocuğun biyoljik anne ve babasının ayrılması durumunda çocuğun kimde kalması gerektiği, biyolojik ebeveyn/ler ve evlatlık alanlar
Titmuss The Gift Relationship [Hediye İlişkisi] kitabını 1970’te yayımladı. İngiltere’de kan bağışı yapanlar hakkındaki bu meşhur araştırma, NHS için iyiliğin hâlâ ne denli önem li olduğunu gösteriyordu. Neden kan verdikleri sorulanların yüzde 98,2’si asla tanışmayacakları birine faydaları dokunsun diye kan verdiklerini söylemişti. Bir kadın, “Hasta insanlar yataktan kalkıp hayatlarını kurtaracak o bir litre kanı isteyemez. O yüzden, birini kurtarırım ümidiyle ben kalkıp geldim” yazmıştı anket formuna. Titmussa göre böyle davranan insanlar sadece insan varlığının “temel hakikatlerinden birini sergiliyor, “insanın kendisini sevmesi için yabancıları sevmesi gerekir” gerçeğini ortaya koyuyorlardı. İyi bir toplum, bu hakikat üzerine inşa edilen, insanların destek ve huzur bulmak için birbirine ihtiyaç duyan muhtaç canlılar olduğu farkındalığına dayalı sosyal yardım sistemleri yaratan bir toplumdu. Kötü bir toplum ise özgürlük ve bağımsızlık adına insanlardan “bahşetme hakkı’nı esirgeyen toplumdu.
"Senden nefret ediyorum..." Yuzümün buruşmasıyla, içime çektiğım oksijenle boğuluyormuş gıbı hissetmiştim o an. Göğsüne vurmaya başladım. "Senden nefret ediyorum! Senden nefret ed..."
"Ah..."
"Ne oldu?" Boncuk boncuk dökülen gözyaşlarımın arasında o kadar çabuk renk değiştirdim ki, ben bile şaşırdın. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım, omuzlarından tuttum, kollarından ve ellerinden... "Ne oldu Pars? İyi misin?" "Biraz zayıfladık diyelim," dedi şaka yapar gibi, zayıf bir tonla gülerek. "Birkaç tüp kan bağışı yaptık diyelim..." "Neden bunu yapıyorsun bana?" Çocuk gibi, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. "Neden yapıyorsun bunu..."
"Çok seviyorum seni o yüzden," dedi gülümseyerek yüzümü avuçlarımın arasına aldığında.