ÇATLAK ÇAN
Hem acıdır hem tatlı, uzun kış gecesinde,
Dinlemek çatır çatır yanan ateşe yakın,
Sislerin arasında çalan çanın sesinde
Yükseldiğini görmek uzak hatıraların.
Mutludur o çan, güçlü sayarak gırtlağını,
Çok sağlıklı ve çevik, artan yaşına rağmen,
Atıyor bağlılıkla inançlı çığlığını,
Eski bir asker gibi, çadırını bekleyen!
Benimse, çatlak ruhum, sıkıntılar içinde,
Geceyi şarkısıyla doldurmak istese de,
Zayıf sesi orda çok kez unutulup giden
Bir yaralının kaba hırıltısına benzer
Kan gölü kıyısında ve üstünde cesetler,
Sonsuz çabalayarak, kımıltısız can veren.
Annesinin başından etrafa yayılan kanın kızıllığının akşamüzerinin kızıla boyanmış gökyüzüne karıştığı anda tahta atına sımsıkı sarıldığı anı asla unutamadı.
Öyle derindi ki kan gölü, içinde kayboldu, bir daha oradan çıkamadı.
Alt başlık: Bir Koltukta Çok Karpuz
Merhabalardan bir demet sayın okuyucular. ≈) Bugün sizlere yapabildiğim kadarıyla ilklerin ismi Halit Kıvanç'ı anlatacağım.
Hoş geldiniz. -Biraz uzun... Çayınızı kahvenizi hazır edin isterseniz. ≈)-
Nereden başlasam bilemiyorum, alt başlıkta da dediğim gibi bir koltukta çok karpuz... -kitabı buraya