yaşamak bu mu?
Adalet can çekişiyor, erdemler ölü,
İbretlik olmuş bu alem, berbat durumu;
Vahşetler geçmiş iç içe, dünya kan gölü,
Çağdaşlık lafta kalmışsa, yaşamak bu mu?
Telefonlar akıllı da, kullananlar kıt,
Araçla amaç arası şer uçurumu...
İnsan öğüten çarklara, canlardır yakıt,
Makineleşmekse amaç, yaşamak bu mu?
Ensesi kalınlar gezer şakşakçısıyla,
Tarih yapacak onlara en sert yorumu...
Elbet bir gün herkes kalacak layığıyla,
O güne kadar gülmezsek, yaşamak bu mu?
Doktor MBC
Çıkmaz sokak...
Irvin D. Yalom: "Yaşam, birbirinin kopyası iki yokluğun, doğumdan önce ve ölümden sonra gelen iki karanlığın
arasında çakan bir kıvılcımdır."
......
Usul usul gözleri kapanıyordu,
Gözkapakları da çoktan düşmüştü zaten.
Ve gözlerinin içine kan gölü çökmüştü.
Amacı bu kan gölünün,
Acımasız manzarasını, örtme çabasıydı…
Yıllar mı yorgundu,
O mu yılları yormuştu,
Yoksa geçen yıllarla birlikte çok mu yorgundu?
Çok şey düşündü,
Çok şey konuştu…
Ama ne düşündükleri, ne de konuştukları,
Kendisini istediği yere getirememişti işte…
Düşündükleri de, konuştukları da
Çıkmaz bir sokaktan yürümek gibiydi.
Ve
Kıvılcımı vardı çıkmaz sokağın...
Nuh Karaaslan
musa kardeşim
ağlamaktan mı
okumaktan mı
az uyumaktan mı
kan gölü gözlerin
her an karanlığını
giyinecek gibisin
ne kadar uzun sürüyor
ta içinden
gözlerine gelmesi dikkatin
Cahit Zarifoğlu
Ah Şu Lanet Başağrısı
yine başladı başım
yine dünyam kapkaranlık
*
ne aspirin ne novaljin ne şurup
eczanelik ağrı değil bu benimkisi
değil dostlar
---beyin değil
----işte elektrosu
Her gün başka bir ben var kafamda öldürdüğüm.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Zihnimin bi köşelerinde buz gibi cesetler,
Etrafta kan gölü oluşmuş.
Hepsi huzura kavuşmuş...
Belki acı vericiydi ölümleri,
Belki vahşetin ta kendisiydi,
Belki de bir kıyametti.
Ama ne olursa olsun eksik olmadı tebessümleri.
~Nazlı&T
Koçero - Vatan Şiiri
keklik serer palazını tenha kayalıklara
uçurur korkusunu
kara diken savurur tohumunu
kurtulur korkusundan
orda bir dağ
orda bir tas
DUR BİRAZ DA BEN SORAYIM
adımı ne sorarsın
---bilmez gibi bilmez gibi
yolumu ne sorarsın
---görmez gibi görmez gibi
bu bataklık bu sinek
bu karanlık bu korku
ben önümü görüyorum ey kentsoylu
-----ya sen nerdesin
solundan medet kesik
---sağın kum çölü
delirmek saldırmak boşuna bugün
---o masmavi çaylar bugün kan
Günaydın
MART İÇİN HOYRAT / ONAT KUTLAR
Sabah erken kalktım dereler buz
Tanrı bilir ne zaman döner avcılar
Kör Süleyman gece gündüz sayıklar
Çadırı yıkılsın da bozulsun bağı
Kan izlerini sildi götürdü acı kırağı
Dolandım durdum uzun yollarda yalınız
akasya, seviyorum...
Su, taşı dürtüyor şimdi
Yağmur bulutu
Çocuk annesini -
Uyan, artık eskisi gibi değil dünya
Seviyorum
Günyüzü görmemiş bir dalın hüznü
içim dikenli kan gülü
ruhum ızdırabın mayalandığı
muamma gerdanlığı
ey bağrımda büyüyen
kan, telaş, yaş
söyle
kimsin, nesin?
dışım harap kan gölü
hanem gamın konakladığı
dilemma tahtırevan
ey bağımda kök salan
gül, diken, taş
söyle
neredesin?
bendim hazan kan göğü
beyzâdem mateminin hükümrânlığı
mukarren kördüğüm
ey başıma dert olan
çehre, kirpik, kaş
söyle
içime dolan dolunay
ışığını nasıl yitirsin?
Leylina
Derinleşti bu yara, ben nasıl dayanayım
Filistin yanarken için için ağlayayım
Suriye mi, Irak mı, Yemen’e mi yanayım
Korku imparatorluğu nam salmış doğu Türkistan için yanayım , yıkılan Libya’ya mı
Etrafı ateş çemberiyle sarılmış Arakan için mi ağlayayım
Afganistan kan gölü... Bırak da ağlayayım
bursanın kurtuluş yıl dönümünde bursalılarla konuşma 11 eylül 1924
Efendiler!
Bursa’nın kurtuluşuna rastlayan bugünlerde, burada, aranızda bulunarak sevinçlerinize katıldığımdan çok mutluyum ve huzurluyum. Memleket adına yapılan konuşmadaki, esirgenme yeri duyulan gerçek duygulara, sevgiye, güvene bütün kalbimle teşekkür ederim. Fakat izninizle hemen açıklamalıyım ki, gösterilen bütün övgüler benim kişiliğimden
Dünyaya tapanlar siz seyre devam edin..
Cennet yeni misafirlerini bekliyor..
Gazze Kan Gölü
Gazzede Çocuklar Öldürülüyor.Ey gaflete düşmüş topluluk ne Zaman uyanacagız.