Kim ne derse desin, Monna Rosa en iyi aşk şiiri, Sezai Karakoç da en iyi aşk şairidir. Çağdaş şiirle geleneksel şiir arasında bir köprü gibidir o… Şiirlerinde biçim olarak geleneksel şiirlerin izleri olsa da içeriğindeki özgünlük hemen kendini hissettirir. Monna Rosa şiirinde kavuşamadığı aşkını o kendine has bakışıyla nasıl anlattığını görmemek mümkün değil zaten.
Şiir çıplaklığı sevmez, der Cahit Zarifoğlu. Çünkü çıplaklık yani kolay anlaşılabilirlik, okuyanın hayal etmesini engeller. Örtünmelidir şiir, keşiflere çıkarmalıdır insanı, diye de ekler. Monna Rosa’da da kim bilir ne keşifler yaptı ki, ne Sezai abisini ne de Monna Rosa’yı dilinden düşürür…
Kitapta yer alan diğer şiirler de tıpkı Monna Rosa gibi, ahenk, kafiye, söz sanatları yönünden oldukça zengin. Özellikle, kişileştirme ve mübalağa sanatını çokça kullanmış üstad…
‘Monna Rosa,bir bakışın ölmem için yetecek’ veya ‘benim aşkım sığmaz öyle her saza’ dizeleri abartma sanatına,
‘Kanadı kırık kuş merhamet ister’ dizesi kişileştirme sanatına aklımda kalan birkaç örnek.
Çok çok keyifle okumanız dileğiyle.