Ninem içeri girdikten sonra hâlâ usul usul yağan kocaman kar tanelerinin hepsini kucaklamak istercesine ellerimi havaya kaldırdım, semaya diktim. Ardından kendi etrafımda dönmeye başlayarak o şarkıyı, şarkımızı mırıldandım.
"Belki üstümüzden bir kuş geçer,
Kanadından bir tüy düşer,
İner döne döne gökyüzünden,
Hiçbir..."
Tam bu sırada bir şey oldu, şarkım yarıda kesildi zira onu ben değil başkası söylemeye başladı.
"Hiçbir yüz güzel değil senin yüzünden." Tanıdığım bilakis âşık olduğum sese yüreğim sıkışarak döndüm. Döndüm ve karşımda Melih' i gördüm.
"Dolaşalım kumsallarda,
Çılgın kalabalık artık uzaklarda.
Yorulursan,yaslan bana,
Sarılıp uyuyalım gün batımında.
Belki üstümüzden bir kuş geçer,
Kanadından bir tüy düşer.
İner döne-döne gökyüzünden,
Hiç bir yüz güzel değil
Senin yüzünden."
Belki üstümüzden bir kuş geçer
Kanadından bir tüy düşer
İner döne döne gökyüzünden
Hiç bir yüz güzel değil senin yüzünden
Haydi kalk gidelim bu şehirden
Gün doğarken ya da güneş batarken
Belki kuşlar geçer üstümüzden
Kanatlanır senin ellerinden
Haydi kalk gidelim bu şehirden
Gün doğarken ya da güneş batarken
Belki kuşlar geçer üstümüzden
Kanatlanır senin ellerinden
Ellerinden
Belki üstümüzden bir kuş geçer
Kanadından bir tüy düşer
İner döne döne gökyüzünden
Hiç bir yüz güzel değil senin yüzünden
Haydi kalk gidelim bu şehirden
Gün doğarken ya da güneş batarken
Belki kuşlar geçer üstümüzden
Kanatlanır senin ellerinden
Ellerinden
Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer
Yüksek Sadakat