"Ne mutlu alçaklara çünkü onlar dünyayı miras alacaklar. Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara çünkü onlar öldürülecekler. Ne mutlu merhametli olanlara çünkü onlara merhamet gösterilmeyecek. Ne mutlu temiz kalplilere çünkü onlar tanrıyı görecekler"
Inside No 9 (S9-E1)
Öğrendiğim böyle değerler, geçmiş günlerde bir yerlerde yandı. Hafızayı parçala, donmuş toprağın derinliklerine göm.
Solgunluk yaşımı aldım, masumiyetin kararmış gözlerini. Nerde kayboldu her şey? Sonuç yaşam tarzım, umursamazlık maliyeti.
Sert ve acımasız, coşku dizlerim, lanet mi olsun? Bu dert ruhumu okşuyor - etten çeliğe dönüşüyor (rezerve). Yaralar ve duygular, asla unutmak zorunda kalmayacağım, daha az hissetmek zorunda kalmayacağım.
Onurum kanıyor – anlamı hayal kırıklığına uğrattım. Neden mi pişmanlık duyuyorum – neden mi uğraşayım? Kanayan bir onur.
Yüzündeki şüpheyi görebiliyordum – yardımına ihtiyacım yok, kibrine ihtiyacım yok – hepsini bana verebilirsin ve ben sadece umursamam. Asla sorumsuzca öğrenmiyorum, sadece hayatta kalırım ve gerekirse acı çekerim. Korumaya ahitleştiğim şey Ailem. Bana ait.
Dikkate alınması gereken bir mesajla gelen kan – umursama- hemen düzelt! Rüyalarımda hayatının sonunu gördüm – düzelt şunu! Hareket edemiyordum, nefes alamıyordum – düzelt şunu! Gördüğüm bütün o iğrenç şeyler – hemen düzeltmek için... dışarı!
Onurum kanıyor – yüzüstü bırakıyorum zararlı tutkularımı. Neden mi tövbe ediyorum – neden mi uğraşayım? Çünkü kanayan onur.
Ve hala yalvarıyor bana sesler...
Yak köprülerini... Yak köprülerini... Kendine zarar verme, dikişleri çöz.
Erkek şöyle düşünür:
İsterse başkasını sevsin, yeter ki sevişmesin.
Kadında cümle tersine döner.
İsterse başkasıyla sevişsin, yeter ki sevmesin.
Çünkü kadına göre vücudun merkezi yürek,erkeğe göre etek.
Erkek eteği paylaşamaz,kadın yüreği...
Küçük İskender
Aşk, sâlikâna kendi derecesine göre teveccüh eder...Kimisi bu aşkı bir kadında görür, kimi kadına erkekde tecellî eder...Sevgililer Tûr-i Sînâ misâlidir... Seven sevdiğinde Hakk'ı görür ama sevdiği perde olur...Bütün aşklar mahbûb-i hakîkî olan Allah'adır.. İşte o güzel Allah'ı akseden aynalar zannederiz..Kim ki aynayı kaldırdı Hakk'ı buldu..."
İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların ''Tecrübe'' dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kesmiş bir insana ''Tecrübeli'' denir.
Freud
Sadece gençken yaşanabilecek türden, muhteşem bir geceydi. Gökyüzü pırıl pırıldı, o kadar çok yıldız vardı ki şöyle bir bakınca insan düşünmeden edemiyordu; böylesine güzel bir gökyüzünün altında bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyordu?
/ Beyaz Geceler - Dostoyevski