Sabahattin ali bu ülkede biraz olsun düşünen,eleştiren sistemin çarkına çomak sokan her insan gibi cezaevinde yatmış, yeri gelmiş linç kampanyası yürütülmüş ve en sonunda katledilmiş bir aydınımızdır.Bazen diyorum yaşasaydı acaba ne gibi eserleriyle daha karşımıza çıkacaktı.Sırça köşk yazarın okumadığım eserlerinden birisiydi ve bitirince keşke bu öykülerin sonu bucağı olmasaydı anlatsaydıda anlatsaydı dediğim bir eser oldu.Hele o böbrek ve cankurtan yok mu? beni hem öfkelendirdi hem hüzünlendirdi hemde böyle sisteminde,adaletinde, kokuşmuşluğunda içine tüküreyim dedirtti.Yine bahtiyar köpeğin giriş cümleleri ve bitiş cümlesiyle kurtlu kuzu kitabın beni oldukça etkisine alan anlarından birisi oldu.Tabii saydığım öyküler dışında portokaldaki insanların ticaret söz konusu olunca nasıl kurnazlaşabilecekleri,beyaz gemideki sanatçının değersizleşmesi ve açlığa terk edilişi,katil osmanda bir toplumun bir adamdan nasıl katil yarattığını görmemiz,çirkincede ülkenin tarihine ve tarihi eserlerlerine nasıl sahip çıkmadığımız aynı zamanda gayri müslümlerin oradan yerlerinden yurtlarından edildikten sonra yerlerine gelen garibanların toprak ağaları tarafından sömürülmesi gibi gibi bir çok şey bu kitabı anlatmakla bitirmez.Okumayanlara tavsiyem bu eseri doya doya okumaları olacaktır.
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202057,1bin okunma
"Pınar zaten televizyondaki şeylere meraklı değildi. Şu savaş çıktı çıkalı bütün çizgi filmleri kaldırmışlardı. Sürekli amcalar teyzeler televizyonda konuşup duruyorlardı. Anlamadığı şey iki ülkenin bir küvet için savaşıyor olmalarıydı. Bir ülke diğer ülkenin küvetini işgal etmişse ne olacaktı? Pınarların evinde bile bir tane vardı. Bu yüzden bu kadar tantanayı gereksiz buluyordu. Kendileriyse banyodaki küveti doldurmuyorlardı bile. En bilmiş olan küçük abisi "Kuvety o salak" derdi, "Küvet değil", artık ne demekse?"
Tarihi hafızanın dar çemberini aşmazsak, millet olarak akibetimiz iyi olmaz. Aynı zamanda onu hepten unutursak manevi mankurttan farkımız kalmaz.
Soylu (köklü) bir millet, bütün dünyaya ortak manevi ve medeni değerlere dayanarak terazinin kefelerini denk tutmayı becerebilen bir ferasete sahiptir.
'Mankurt yapmak' eski zamanlarda insanları köleleştirmenin bir yöntemi olarak kullanılıyordu. Kişinin saçları kazınıp başına, devenin derisi gerdirilerek geçirilir ve güneş altında bir kaç gün bekletilir. Kuruyan deri kafatasına yapışır, kişinin saçları da içe doğru uzamaya başlayınca büyük acı verici olur. Bunun sonucun da mankurt olan kişi geçmişini, kim olduğunu her şeyi unutur. Düşünün ki bir mankurt haline getirildiniz. Acı çeke çeke geçmişinizi, kim olduğunuzu hatırlamak istiyorsanız bu kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Öbür türlü bilinçsiz bir köle olan mankurttan bir farkımız kalır mı?
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020137,7bin okunma