Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu vapuru kaçırırsam beni belki de cinnet basar belki kanser olurum bu yıl sınıfta kalırsam nöbette uyursam eğer kitaplarımı yakarlar etimde şirpençe çıkar bu kızı alamazsam bu işi bitiremezsem şehirden beni kovarlar izin kağıdım yanar konuşacak olursam bu senet bankalar kapanmadan ruhumun rengini kapatmayacak olursa ölür kuyuya düşen çocuk çocuğun mercan saati çatlar mutlaka koşup haber vermeliyim yetkili memura bahar geliyor, ilerliyor yeminler alnımı kapıp getirmeliyim denizi karşılamaya kırlangıcın kanadındaki kezzap leylakta sıkışan buhar için nabzımı bulmalıyım nerede bulacaksam nabzımı çünkü ben kasadan fiş alarak yağmuru, selvileri zor durumda bıraktım
Tom,Mary ve Jean üzerindeki koşullandırma amacına ulaştı. Tom papaz oldu,Mary bir papazla evlendi ve çocuk doğururken öldü.Jean evde kalarak uzun ve acılı bir kanser boyunca annesine baktı, daha sonra yirmi yıl süresince kendini gittikçe elden ayaktan düşen, sonunda bunayıp zırvalayan babasına adadı. Buraya kadar hepsi iyi güzel. Ama dördüncü çocuk Annie"yle işler değişti. Annie güzeldi. On sekizine geldiğinde bir ağır süvari yüzbaşısı onunla evlenmek istedi. Evlilikleri yasaklandı. On yıl dayandı derkenyirmi sekizinde bir Hint ticaret gemisinin ikinci kaptanı onu baştan çıkardı.Derken kaptan,Madras ve Macao'ya doğru iki yıl sürecek bir sefere çıktı.Dört ay sonra Annie,gebe,kimsesiz,umutsuz kendini Tay ırmağına attı.
Reklam
Lütfen unutma­yın, mutluluk sizinle ilgili bir kavramdır, sahip olduklarınızla değil. O nedenle, insanlık olarak her şeye sahip olma, her şeyi satın alma sevdasından vazgeçmek, hem kendi mutluluğumuz hem de üzerinde yaşadığımız gezegenin mutluluğu açısından çok büyük bir adım olacaktır. Zira dünyadaki en önemli prob­lem, bazı insanların her şeye sahip olma açgözlülüğüdür. Ama unutmamak gerekir ki doğa, tüm insanlığın ihtiyaçlarını kar­şılayabilir ama açgözlülüğünü asla karşılayamaz. Kendisi için yeterli olanla yetinmeyip sürekli ama sürekli büyüme güdüsü doğaya uygun bir güdü değildir. Hırs ve ihtirasın kısır döngü­ sünde sürekli büyümeye çalışanlara Edwin Abbey'in o güzel sözünü hatırlatmak isterim: Büyümek için büyümek, bir kanser hücresinin ideolojisidir.
Sayfa 35
Alçak sesle uçuyor üzerimden saçları kına yakılmış bir kadının mihrabı bu gövermiş güz günleri çıldırtır çileden ve kitaplardan çıkartır insanı urlar, karınca cesetleri titreyişlerle örtülür üstüm merak bir devrimcinin hazırlığıdır ve alçacık bir sesle uçar üzerimden kanser, begonya, ölüm.
Kadının yürüme yolundan aceleyle büyük Victoria tarz eve doğru gidişini seyrederek orada durdum. Boşboğazlığım sağ olsun, büyük ihtimalle o evin içini hiç görmeyecektim. Öte yandan, Mike'ı Eğlence Parkı'na götürme fikri o kadar uygun geliyordu ki. Yazın, her türlü sorunu ve engeli olan çocuk gruplarını ağırlamıştık. Kötürüm çocuklar, kör çocuklar, kanser hastası çocuklar, (cahil 70'li yıllarda geri zekalı dediğimiz) zihinsel engelli çocuklar... Mike'ı Çılgın Sarkaç'ın en ön vagonuna oturup havalara fırlatmayı düşünmüyordum. Sarkaç kış için kapatılmış olmasaydı bile, o kadar da dangalak değildim. Öte yandan atlıkarınca hâlâ çalışıyordu, Mike ona binebilirdi. Wiggle-Waggel Köyü' nü dolaşan trene de. Fred Dean'ın çocuğu Mysterio'nun Aynalar Malikanesi'nde dolaştırmama da ses çıkarmayacağına emindim. Ama yok. Olmazdı. Mike, Annie'nin narin çiçeğiydi ve kadın bu durumu korumaya kararlıydı. Uçurtma. normal gidişattan bir sapmaydı, benden dilediği özür de yutmak zorunda olduğu acı bir ilaç.
Sayfa 164
Bu vapuru kaçırırsam beni belki de cinnet basar belki kanser olurum bu yıl sınıfta kalırsam nöbette uyursam eğer kitaplarımı yakarlar etimde şirpençe çıkar bu kızı alamazsam
Reklam
Araştırın: Dr. Bradstreet'in ölümü, GcMAF ve Nagalase enzimi!
Bütçesinin büyük bir çoğunluğunu vergilerden alan kanser, artık gezegenin en büyük ve en etkili sektörlerinden biri haline gelmişti. Böyle giderse petrol ile yarışacak hâle gelecekti. Ne kadar çok hasta o kadar kâr! Çaresi engellenmiş çaresizliklerin dehşetindeydi insanlık!
Sayfa 337
Ay, hazır kitabın sonuna da geliyoruz kapıdan evleneceğim adam girse ne güzel olur değil mi? Ama mutlu hikâyeleri kimsenin sevmediğini biliyorum. Romeo ve Juliet'in evli, iki çocuklu versiyonu olsa satar mıydı sizce? Olaya istediğin kadar entrika kat, Romeo'yu kanser, Juliet'i kör yap yine de çalışmaz! Tanrı bizim hayatımızı da böyle güllük gülistanlık yapmıyor, sıkılmayalım diye herhalde.
Artık bir durumu değiştirmeyecek noktaya geldiğimiz -örneğin tedavisi olanaksız bir kanser gibi iyileşme şansı olmayan bir hastalığı düşünün- zaman kendimizi değiştirme yoluna gideriz.
Anarşiyi sadece sokaktaki kanlı olaylarda arayanlar, anarşinin gümrükleri, spekülatif kazançları, vurgunları, karaborsası, yüksek faizli ak borsası ile devletin bütün organlarını kanser gibi sardığını nedense görmek istemiyorlar. Devlet, ulusal birliği, milyonlar arasında uyumu sağlayan bir güç olmaktan uzaklaşıyor gün geçtikçe.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.