Mevdudi (ra) şöyle diyor: " Allah'ın kanununu bırakıp ta Tağut'a tabi olmak ve cemiyet sistemini bu Tağut kanunu ile yürütmek, İman'a muhalif ve münafidir. Allah'ın ve onun kitabına iman etmenin iktizası şudur ki, İnsan: "Adalet" diye ortaya atılmak istenen Tağut'i kanun ve nizamaları temelinden red etmesi gerekmektedir. Kur'an'a göre de: Allah'a iman etmekle, Tağut'u red etmek aynı kapıya çıkar. Yani Tağut'u red etmedikçe, Allah'a iman tamamlanmış olmaz. Bu ikisi hiç bir zaman bir arada bulunamaz!
Münafıkların en bariz sıfatlarından birisi de vekillerin veya öncekilerin görüşlerinden yahut geçmiş kanun ve anayasalardan oluşturulan beşeri görüşlerle hükmetmeleridir. Kitap ve sünneti terk ederek arkalarına atan münafıklar, insanların ellerine tutuşturdukları, fikirlerinin çöplüklerinden ibaret olan bu kanunlar ile hükmederler. Rasûlullah (ﷺ) asrında bu şekilde Allah’ın ve Rasûlü'nün hükmünden yüz çevirip insanların görüşleriyle hükmetmek istiyorlardı. İşte onlar bugün de önceki münafık babalarının yolunu izleyerek, Allah’ın hükmünü terk ediyor ve beşeri hükümlere koşuyorlar. Allah (ﷻ) şöyle buyururken ne de doğru söylüyor: “Sana ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'u inkar etmekle emrolundukları halde, Tâğut'a muhakeme olmak istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor. Onlara: Allah'ın indirdiğine ve Rasûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.” (Nisa, 60-61)
Reklam
"Tağutluk iki şekilde karşımıza çıkmaktadır: Bazı insanlar Allah'ın davetine kulak asmaz, kendi heva ve heveslerinden (kafalarından) hükümler koyarlar. Sonra da kanun ve din haline getirdikleri bu ilkeleri insanlara dayatırlar. İşte bu gibi kişi, kurum ve güç toplulukları tuğyan içinde olurlar ya da kendilerini tağut haline getirenlerdir."
Sayfa 219Kitabı okudu
Cahili topluluklarda, hâkimiyetin insana ait olduğu düşüncesi egemen olduğundan, kişilerin yaşam sistemlerini belirleyen kanunları, ya bir diktatör tâğut veya halkın temsilcileri sayılan parlamenter tâğutlar tayin ederler. İslam‘da ise, kanun koyma yetkisi, sadece Allah Teâlâ‘ya aittir. Çünkü İslâm huku-ku dini bir hukuktur. İlahi vahye dayanır. Bu dine göre hâkimiyet (egemenlik) kayıtsız şartsız Allah‘ındır. Egemenlik Allah‘ın dışında her hangi bir yaratığa ne tümüyle ne de bölünerek kısmen devredilebilir. Bu husus İslam‘da ittifak konusudur. Bütün Müslümanlar, gerçekte hâkimiyetin yalnızca Allah‘a ait olduğu ve Allah‘ın dışında her hangi bir aciz yaratığın Allah‘a has olan bu sıfata sahip olmadığı, bu itibarla kanun koyma yetkisinin de yalnız Allah‘a ait olduğu hususunda icma etmişlerdir.
Fıkıh usulü, Hasan Karakaya, sf,19Kitabı okudu
Allah Şeriatına Aykırı Kanun Koyanlar.
İbn Kayyım'ın hocası olan İbn Teymiyye'dir. O, tâğut kelimesini izah ederken şöyle der : "Allah'a isyanı gerektiren hususlarda, hidayet ve hak dine uymamakta kendisine itaat olunan her şey tâğuttur. İşte Allah'ı kitabından başkası ile hükmeden ve bu maksatla hükmü ne başvurulan kimseye tâğut adının verilişi bundan dolayıdır. Bundan dolayı Allah Firavun'u ve Ad kavmini 'tâğut' olarak adlandırmıştır. 25
Sayfa 88 - 25 Mecmuu'l-Fetâva, 28/200.Kitabı okudu
Allah'ın Şeriatına Aykırı Kanun Koyanlar.
İbnu Kayyım el-Cevziyye'dir. O, tâğutu tanımlarken bu noktaya şu şekilde temas etmiştir: "Her kavmin tâğutu, Allah ve Rasülü dışında kendi hükmü- ne başvurdukları, Allah'ı bırakıp ibâdet ettikleri, basiretsizce Allah'ın dışında tabi oldukları veyahut da Allah'tan başka itaat ettikleri kimselerdir. Kim, Rasulullahallallahu aleyhi ve sellem'in getir- diğinin dışında bir şeyin hükmüne başvurur veya o şeyle hü- küm verirse tâğut ile hükmetmiş ya da tâğuta muhakeme ol- muş demektir. "24
Sayfa 87 - 24 İlamu'l-Muvakkiin, 1/50.Kitabı okudu
Reklam
41 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.