Eski Kudüs Şehri tam bir Orta Çağ şehri görüntüsündedir. Osmanlı'nın fethettiği dönemde Kudüs surla çevrili değildi. Bir rivayete göre Kanuni Sultan Süleyman bir gece rüyasında Hz. Muhammed (s.a.v.)'i görmüştür. Hz. Muhammed (s.a.v.) ona kâfirleri yenmesini ve kazandığı savaş ganimetlerinden Mekke ve Medine'ye harcamasını, Kudüs'e kale yaptırmasını, orayı tamir ettirmesini ve Mescid-i Aksa'yı ihya etmesini buyurmuştur. Kanuni rüyanın etkisi ile Kudüs'e hemen sur yapılmasını ve şehirdeki tüm ihtiyaçların giderilmesini emretmiştir. Surların yapımı beş yıl sürmüş ve 1537'de tamamlanmıştır. 4400 m. uzunluğunda ve 12 m. yüksekliğindeki surlar şehri tamamen çevreleyerek korunaklı hâle getirmiştir. Surlarda toplamda yedi kapı (açık) vardır ve bunlardan altı tanesini yaptıran da Kanuni'dir. Kudüs'ün surları, Kanuni'yi Kudüs'ün Muhteşem Süleyman'ı yapan en önemli unsurlardan biridir.
Demokrasi insanların canının istediğini yapabileceği, kendi kolayına gelecek şekilde menfaat çarklarını çevirebileceği bir rejim değildir. Tam tersine çok sıkı ahlaki ve kanuni tedbirlere itaat edilmesi gerekir.
Sayfa 262
Reklam
16. yüzyıl Osmanlı gücünün yönlendirici siyasî aktör olarak öne çıktığı bir dönemdi. Bu yüzyıla damgasını vuran şahıs ise 46 yıllık saltanatı ile Kanunî Sultan Süleyman'dı.
MİMAR SİNANΊΝ İZ BIRAKAN ESERLERİ
20 yaşındaki oğlu Şehzade Mehmet'in vefat etmesine çok üzülen Kanuni Sultan Süleyman Han, oğlunun ismine bir cami yaptırmak istemiş. Mimar Sinan'ı yanına çağırarak emri vermiş. Böylece 1544 yılında Şehzade Camii'nin yapımına başlanmış. 4 yılda tamamlanan bu muhteşem caminin avlusunda medrese, han, hamam ve hastane de varmış. Sinan, Şehzade Camii'ne "çıraklık eserim" demiş. Kanuni Sultan Süleyman Han, İstanbul'da, kıyamete kadar ayakta kalacak, adına yaraşır bir eser bırakmak istemiş. Bu yüzden Mimar Sinan'ı yanına çağırıp ihtişamlı bir külliye (içinde cami, medrese, kütüphane vs. bulunan yapılar bütünü) yapmasını istemiş. Böylece Mimar Sinan, "Gayret bizden, tevfik (başarı) Allah'tan!" diyerek kolları sıvamış. 13 Haziran 1550 tarihinde külliyenin baş tacı olacak Süleymaniye Camii'nin temelini atmış. 7 sene gibi kısa bir sürede, devrin en güzel binalarından birini ortaya çıkarmış. Süleymaniye Camii, günümüzde bile İstanbul'un Osmanlı'dan kalan en ihtişamlı camisidir. Sinan, bu cami için "kalfalık eserim" demiş. Sultan İkinci Selim Han, Mimar Sinan'dan kendi adına Edirne'de bir cami yapmasını istemiş. Bu caminin de o zamana kadar yapılan bütün camilerden büyük olmasını arzu etmiş. Mimar Sinan, 1568 yılında başlamış Selimiye'yi yapmaya. 7 senede tamamlamış inşaatı. Selimiye Camii, dünyanın en güzel camilerinden birisi olmuş. Mimar Sinan bu cami için de "ustalık eserim" demiş.
Büyük atası Kanuni Sultan Süleyman’ın papalığa başkaldıran Martin Luter’e gizli para yardımı yaptığı saray kayıtlarında vardı.
Atatürk'ün altını çizdiği satırlar.
Bu cüzam, mevkilerin para ile satın alınabilirliği, daha önce Kanuni Sultan Süleyman hükümdarlığında da vardı; fakat yüksek dereceli memurlarını, bulundukları makamı kendisinden satın almaya zorlayarak yolsuzluk örneğini veren ilk kişi olan III. Murat'ın (1574) tahta çıkışıyla ayyuka çıkmıştır. Böylelikle, devletin en gelişmiş bölgeleri bahşiş hastalığına yakalanmıştır; bu cüzam Türk halkını her zamankinden daha fazla kemirmektedir ve büyük Frederick'in de bahsettiği gibi Türklere para için peygamberlerini bile sattırabilir.
Sayfa 36 - cilt XVI.Kitabı okuyor
Reklam
"Kim çalışırsa, kim layık olursa medeniyeti o insan ve o cemiyet omuzluyordu. Sen kendi sendeleyişini ister Kanuni ile başlat ister Tanzimat'la ne fark ederdi ki? Batı'nın sıçrayışının Rönesans neresine denk düşerdi, reform nesi olurdu, ne ehemmiyeti vardı buradan bakınca."
Sayfa 131 - Ketebe
Şeyh Hasan el-Benna tarafından harekete geçirilen çalışmalar tedrici bir gelişme gösterdi. Yeni Birlik lideri ise, umumî efkârı daha iyi, daha temiz ve çok daha âdil bir hükümet istikametine doğru yöneltti. 1952 yıllarında Birlik, geniş çapta bir alâka gördü. O sıraları orduda yüzbaşı rütbesinde olan Abdünnasır, kendisi de, bu hareketin sempatizanlarından birisi olarak Birliğe girmiş oldu. Diğer genç subaylarla birlikte bizzat (ki sonra dan idarî cuntaya dahil edildi) Faruk’un dikta idaresine bir son vermek için İhvan-ül Müslimin’den sonsuz destek talebinde bulundular. Sözü edilen teşebbüs, İslâmî nizamı fiillen ortaya koyması bakımından şeraiti müsait bir duruma getirebileceği düşüncesiyle Birliğin bu teklife yanaşmasına sebeb oldu. Yine bu destek, daha sonra yeni rejim tarafından da Şeyh Hasan el-Benna’m dördüncü ölüm yılında âlenen ve kanunî olarak kabul edildi. Büyük toplantıda General Necib, Abdünnasır, Amr, Sedat ve diğer yeni kabine azalan hazır bulundular. Yeni Başkan ve Kabine azalan Şeyh Hasan el-Benna’ya sonsuz şükranlarını bildirdiler.
Sayfa 12 - Cağaloğlu Yayınevi
Selim’in oğlu Kanuni Sultan Süleyman ise kendisini “İkinci İskender” ilan etmişti.
"İnsanlar yerler, içerler ve ellerini ateşten uzak tutarlar, içgüdüsel olarak yaparlar bunu, bu dürtülerin ihlali sonucu maruz kalacakları kanuni bir cezadan değil, doğanın cezasından korktukları için. Kanunlar insanlara sadece, dürtülerinin tazyikiyle yapabilecekleri şeyleri yasaklar. Bizzat doğanın yasaklayıp cezalandırdığı şeylerin yasayla yasaklanıp cezalandırılmasına gerek yoktur zaten.."
Reklam
Aşk padişahıyım ve gönül divan defteridir bana. Dert ve sıkıntı sözlerini yazdım, bu unvan yeter bana. İnlerim tanbur gibi, bağrım delindi ney gibi Muhabbet meclisindeki hicran köşesi mesken oldu bana. Buseye bir can değil bin can veririm seve seve Yarım ağız olsa bile buse vermek istese yarim bana. Gerçi gamzen öldürür, aşığa aman vermez. Ama dudakların, Hazreti İsa’nın nefesi gibi can verir bana. Yanayım kelebekler gibi güzel yüzünün nurunun ışığına Çünkü Muhibbi dedi dilber, yan bana.
Kanuni Sultan Süleyman
Kanuni Sultan Süleyman
"Osmanlı Devleti kızları eğitmez miydi?.. Bir kesimin diline doladığı kuyruklu yalanlardan biri de budur! Osmanlı'ya oranla çağdaş Avrupa ülkelerinde acaba okur-yazar sayısı ve okuma oranları ne durumdaydı, hiç karşılaştırma yaptınız mı? Kanuni döneminde bile okullaşma oranı %40. Ayrıca en büyük eğitim hamlesini 2.Abdulhamid'in yaptığını ve bu dönemin okullaşma seviyesine Türkiye Cumhuriyeti'nin ancak 1950 sonrasında ulaştığını biliyoruz. Osmanlı'nın kızları eğitimsiz bıraktığı iddiasına gelince: İnsanı 'ahsen-i takvim' olarak gören bir kültürün kadınları eğitimsiz bırakması, dışlaması mümkün değildir. Kadınların aşağılanması bir Batı hastalığı olup bize oradan geçmiştir."
22 yıl süren bir çalışma ve harcanan bir servet.
"Tâc-Mahall’e ve etrafındaki ilâve anıtlara 30 milyon rupi harcanmıştır. Bu miktar, Tâc-Mahall’den yüzyıl kadar önce Kanunî Sultan Süleyman’ın İstanbul’da yaptırdığı Süleymâniye külliyesine harcanan paranın iki misli kadardır."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.