Her zaman verili gerçekliğe tekabül etmesi gerekmese de mağdurluk duygusunu ve buna bağlı söylemi ortaya çıkaran bir zemin mutlaka vardır.
Kendisini Tüm dünyadan alacaklı gören bu mağduriyet psikolojisinin tatmin olma imkanı yok gibidir.
Bu mağduriyet, yoksulluktan çok yoksunluk duygusuyla yakından ilgilidir. Ekonomik gerekçelerle başlayan Kürt mağduriyetinin bugün geldiği nokta, aynı şartlarda benzer jakobenliğin uygulamalarına maruz kalmış geniş kitlelerle arasında kapatılması gittikçe zorlaşan bir mesafeye, uçuruma dönüşüyor.
Mağduriyet psikolojisini doğuran şartların dışında, sürdürülmesini mümkün kılanın, dışsal koşullardan çok kişinin ruh haliyle yakından alakası vardır.
Ve bu kişisel ruh hali bir toplumsal davranış, "ahlak" haline gelebilir. Türkiye''de Kürtlerin mağduriyetinin muhtevası ile mağduriyet psikolojisinin şartlarını birbirinden ayırmadan ne demek istediğimiz anlaşılamaz.
Asıl sorun, mağduriyetten bahsederken de kullanmak zorunda kaldığım "Kürtler" kavramsallaştırmasının "Beyaz Türk" seçkinlerin nezdinde nasıl bir anlama sahip olduğudur.
Kapalı kapılar ardında olmasa da dar çevrelerdeki Kürt algısının içeriğinin mağduriyet psikolojisini derinleştirdiği, mağduriyetin toplumsal ve siyasal tezahürleri yükseldikçe de mağruriyet halinin daha da mütekebbir hal alarak katlandığı söylenebilir.
Mağduriyet ve mağruriyet söyleminin kurbanları- sayfa 121
Geceler ne kadar karanlık,
kapılar ne kadar kapalı,
kalbler ne kadar katı görünürse görünsün,
yüreklerinin serin,
zihinlerinin salim olması gerekir mü'minlerin.
Zira kalbler de, kapılar da, geceler de O'nun elindedir.