BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI)
Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik.
Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Takipten elbette çıkabilirsiniz lakin ardından engellediğim için başka hesapla neden engelledin diye sormayınız lütfen 🙏
takipçi toplama egonuzla uğraşamam .
Zira kapı içerden açılıyor, çarpıp çıkmadan evvel iki kez düşünün!
Anne veya babanın yokluğu, insanın hayatında anne veya babasından aldığı bir darbe gerçekten yaralayıcı durumlardır. Önce inanmak istemezsin bu darbenin gerçekliğine; dışarıdaki ailelere baktığında sanki mutlu bir tiyatro oynanıyor ve bu tiyatroda sana yer yokmuş gibi hissedersin. Bu yokluk veya yara, insanda geri dönülmesi çok zor travmalar
Farklı bir roman kurgusu karşısındayız. Baştan ve sondan iki hikâye ile kuşatılan olaylar dizisi. Biri, tarihin ve hatta efsanenin derinliklerinden gelen bir hikâye, bir masal. Diğeri günümüzde geçmiş gibi görünen, fakat geleceği işaret eden, olaylar dizisinden kopuk bir hikâye. Ancak iki hikâye, âdeta toprağın altından kökleri birleşen iki ağaç
verlain'in bir satırı var ki bir daha hiç hatırlamayacağım,
yakın bir sokak var adımlarıma yasaklanmış,
bir ayna var kendimi son olarak gördüğüm,
bir kapı var dünyanın sonuna dek kapattım.
kütüphanemdeki kitaplar arasında (onları görüyorum)
kimisi var ki artık hiç açmayacağım.
bu yaz elli yaşımı dolduracağım;
ölüm hiç durmadan harcıyor beni.
Siyah bir uğultunun içinden
güneş düşmüş bir kapı aralığı gibi gelir, bembeyaz oturur, yüreğimizi
ikircimli bir hevesin ilk hecesinde bırakıp, kendisinin ve bizim sustuğumuz ne varsa toplar giderdi.
Ebû Hureyre radiyallahu anh demiştir ki: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Her ikisi de hayırlı olmakla birlikte, Allah nezdinde kuvvetli mümin, zayıf müminden daha hayırlı ve sevimlidir. Sen, sana fayda verecek şeyi elde etmeye çalış. Allah'tan yardım dile ve acze düşme. Başına bir şey gelince de "Eğer şöyle şöyle yapsaydım şöyle şöyle olurdu." deme. Sana düşen "Allah'ın takdiri bu; O ne dilerse yapar." demektir Zira "Lev (eğer, şayet...) ifadesi", şeytanın işine kapı açar (şeytanın işine yarar)." (Müslim, Kader 34)
"Bir derviş hikâyesi vardır. Horasan'dan Anadolu'ya bir
derviş gelir, amacı kendisine dergâh bulmaktır.Sivas yöresinde
bir dergâhın kapısına vurur.Tak.Tak.Tak... O esnada
mürşit sohbettedir talebeleri ile. Henüz kapı açılmadan kapıya
doğru giden talebesine seslenir. 'Evlat dur hele. Kapıda bir
derviş var, kapıyı vurma