Ama her daldığımızda şöyle bir hesaplarken kaç oda kaldığını ya da kaç oda geçtiğimizi, çalar çanlar gümbür gümbür. Hızla dalarız bir sonraki odaya. Yetişemeyenler kaldı her biri bir yerde, bir daha görmedik onları. Gitgide azalıyor oturulabilir odalar, anılar için kalan zaman gitgide daha az. ... Hiç olmazsa bilseydik son kapının nereye açıldığını hep küçülürken güneşsiz, havasız odalar. Sona yaklaştığımızın belirtisi mi yoksa? Kim bilir. Nereden dolduruyor bu çavşır kokusu alaca karanlığı? Er ya da geç görünecek günün birinde son kapı. Er ya da geç.
Sayfa 104 - Kuçuradi Felsefe ve İnsan Hakları Vakfı, 2016Kitabı okudu
Bir Yudum Kitap
Ben çocukken Bakırköy'de bahçeli evlerin sıralandığı küçük bir mahallede oturuyorduk. Sokakta oynamayı severdim. Aynı yaşta bir sürü çocuk, bazen futbol ya da misket oynardık bazen de arka mahallelere meyve toplamaya giderdik. Kural şuydu: Hava kararmadan evde olunacak. Babam lokantalarda çalıştığından gece eve geç gelirdi, bu yüzden bu kural
Sayfa 172 - İletişim Yayınları
Reklam
Talât Paşa ve Sonu
Vahidettin'in İttihatçılar içinde en çok çekindiği Talat Paşa’ydı. Bu nedenle 27 Eylül 1918 günü Vahdettin bir tören sırasında sadrazama albay rütbesini vermiş ve eskisi gibi padişahın emrindeki kıtalarında fakat bir alay kumandanı olarak resmi elbise giymesini emretmişti. Fakat Talat Paşa tören ve protokolden hiç hoşlanmazdı. Ruhsal olarak demokrat yaratılmış, ikiyüzlülükten, gösterişten uzak bir insandı. Sadrazam olduğu gün de bunu göstermişti. O zamanlar sarayda alışılmış bir uygulama olarak huzura girilecek salonun iki kapısı sadrazama birden açılır, saray hizmetlileri başvezirin ayaklarına kapanırdı. Talat Paşa bunu fazla görmüş ve başmabeyinci olan Lütfi Simavi Bey’le anlaşmıştı. Ona kapının tek kanadı açılacak ve hizmetliler asla ayağına kapanmayacaktı.
Sayfa 175 - ParolaKitabı okudu
Alma ekranı / olma kanseri
Görgünün önemsendiği, aile terbiyesi almış sıfatının çok sık kullanıldığı yıllarda, iyi aile olmanın koşulu varlıklı olmak değil, görgülü olmaktı. Aileler mal varlıklarını sergilemeyi görgüsüzlük olarak kabul ederler, davranışlarıyla, nezaketleriyle asaletlerini ortaya koymaya çalışırlardı. Maddi durumları birbirinden farklı olsa da, benzer
“Kapıyı vurmanın hiç faydası yok,” dedi Uşak, “iki nedenden ötürü. İlki, bir kere seninle kapının aynı tarafındayız; İkincisi de içeride öyle bir gürültü kopuyor ki, kimsenin seni duymasına imkân yok.” Gerçekten de içerde öyle acayip bir gürültü patırtı vardı ki... ardı arkası kesilmeyen uluma ve hapşırmalar ve ara ara tabak ya da demlik kırılıyormuşçasına çıkan büyük şangırtılar.”
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
Geri16
66 öğeden 61 ile 66 arasındakiler gösteriliyor.