Eğer ihtiyaçlarımı sınırlayarak kurduğum bir hayat seçmişsem, kapitalizmin, fabrikaların ve kentlerin beni eğitme rolünü yüklenmesine neden izin vermeliyim? Kentler, kapitalizm ve sanayi, bireyin, salt başına insan olduğunu farketmesine fırsat vermeksizin "ihtiyaçlar" diye tanımladığı bir kategori için gayret göstermesini öğütlemektedir (eğitmektedir). Oysa, salt başına birey halinde doğa içinde ihtiyacım olan şey toprak ve özgürlüktür.
Sayfa 186 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
İnsanlık aydınlanma ile “ Birey” olmayı,ulus devleti ile “yurttaş” olmayı, sonra vergi ödeyen”vatandaş” olmayı,neoliberal kapitalizm ile “global tüketici”olmayı öğrendi.Uygarlığımızın geldiği kavşak döneminde deseçeneklerden biri “yaşamdaş” olmayı öğrenmesi.
Sayfa 166Kitabı okudu
Reklam
Yeri gelmişken, özellikle sol tandanslı arkadaşların diline pelesenk olmuş bir şehir efsanesine de değinmek istiyorum. Derler ki, kapitalizm bireyi yalnızlaştırıyor, atomize edi­yor. Çünkü yalnızlaşmış birey kapitalizm için daha yağlı bir müşteridir; yalnızlık arttıkça satışlar da iki katına çıkar. Ayrıca yalnızlaşmış birey toplumsal organizmadan koptuğu için, çevresindeki sosyal sorunlara karşı da duyarsızlaşır, ta­mamen kendi bencil çıkarlarıyla ilgilenir. Hiç de değil! Tam tersine, kapitalizmin en iyi müşterisi aile kurumudur. Kusura bakmayın ama, hiç kimse aile kadar tüketemez! Tanıdık sahneleri şöyle bir gözümüzün önüne getirelim; yalnız bireyler genelde daha sade yaşarlar ve tüketimleri makul düzeylerded­ir. Asıl çılgınca tüketenler ailelerdir. Sosyal duyarsızlık ko­nusu da aynı şekilde yalan! Tam tersine, evlilik kurumu kadar insanı içe kapatan, her şeyden koparan, kendi evi dışındaki her şeye karşı duyarsız hale getiren başka bir kurum yok. Yalnız yaşayan bireyler etkin bir şekilde sosyal hareketlere katılmakla kalmıyorlar, aynı zamanda kendi kişisel yaşamlarını ren­klendirmek için de her fırsatı değerlendiriyorlar. En hantal, en hareketsiz, yeniliğe ve farklılığa en kapalı olan yaşam ünitesi evlilik kurumunun ta kendisidir. Kaldı ki, yalnızlık sadece fiziksel bir durum mudur? Yalnız başına yaşayan ama çevresi­yle çok güçlü bir etkileşim içinde olan bir birey mi, yoksa bir evliliğe saplanıp ne ileri ne geri gidebilen ikili mi yalnızdır? "Birlikte ama yalnız" deyimi boşuna çıkmış olmasa gerek.
Pdf
124 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Akıllılığa ve aptallığa karşı savaş!
Kitabı çok çok beğendim. İnsanın yalnızlığına bir çağrı, toplumdan birey olmaya giden bir yolculuk. Aynı zamanda doğayı içselleştirme ve ilkel dürtülere verilen özgürlük. Paraya karşı takas alışverişi. Modern dünyaya eleştiri…Norveç gibi gelişmiş bir refah ülkede bile kapitalizm ve halk geleneğini reddeden yazar bambaşka bir kurguyla bu romanı yazmış. Beni çok başka dünyalara götürdü ve beyin cimnastiği yaptırdı. Özgün bir roman. Okuyunuz…
Doppler
DopplerErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 20199,6bin okunma
Aile evden gidiyor !!!
Yarım erkekler ve yarım kadınlar ortasında, çocuklar iki parçaydılar. Aile evden gidiyorsa, çocuklar elden gidiyordu. Ailenin çöküşü nisbetinde boşanmalar arttıkça, çocuklar celâl-cemal dengesinin uzağına düşüyor, hayat vadisinde tek kanadıyla uçmaya mahkum halde yetişiyordu. Erkek ve kadın, tek başına kaldığında, iki yarım insan gibiydiler. O
Önsöz
Elinizdeki kitap toplumsal Bilinçdışının süregiden mutasyonunu araştırıyor. Şu an bulunduğumuz noktadan, yani virüs salgını ve kapitalizmin felaketler doğuran çöküşünün damgasını vurduğu tarihsel eşikten gözlem yapıyorum. Bu eşikten bakınca, ufukta kaosu, tükenmişliği ve yokoluş eğilimini görebiliyoruz. Bu mutasyonun mükemmel bir özetini sunan
Sayfa 9 - Otonom Yayıncılık -1. Basım Şubat 2022, İstanbul - Kitabın Özgün Adı : The Third Unconscious - The Psycho-sphere in the Viral Age
Reklam
349 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.