Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlık aydınlanma ile “ Birey” olmayı,ulus devleti ile “yurttaş” olmayı, sonra vergi ödeyen”vatandaş” olmayı,neoliberal kapitalizm ile “global tüketici”olmayı öğrendi.Uygarlığımızın geldiği kavşak döneminde deseçeneklerden biri “yaşamdaş” olmayı öğrenmesi.
Sayfa 166Kitabı okudu
Yeri gelmişken, özellikle sol tandanslı arkadaşların diline pelesenk olmuş bir şehir efsanesine de değinmek istiyorum. Derler ki, kapitalizm bireyi yalnızlaştırıyor, atomize edi­yor. Çünkü yalnızlaşmış birey kapitalizm için daha yağlı bir müşteridir; yalnızlık arttıkça satışlar da iki katına çıkar. Ayrıca yalnızlaşmış birey toplumsal organizmadan koptuğu için, çevresindeki sosyal sorunlara karşı da duyarsızlaşır, ta­mamen kendi bencil çıkarlarıyla ilgilenir. Hiç de değil! Tam tersine, kapitalizmin en iyi müşterisi aile kurumudur. Kusura bakmayın ama, hiç kimse aile kadar tüketemez! Tanıdık sahneleri şöyle bir gözümüzün önüne getirelim; yalnız bireyler genelde daha sade yaşarlar ve tüketimleri makul düzeylerded­ir. Asıl çılgınca tüketenler ailelerdir. Sosyal duyarsızlık ko­nusu da aynı şekilde yalan! Tam tersine, evlilik kurumu kadar insanı içe kapatan, her şeyden koparan, kendi evi dışındaki her şeye karşı duyarsız hale getiren başka bir kurum yok. Yalnız yaşayan bireyler etkin bir şekilde sosyal hareketlere katılmakla kalmıyorlar, aynı zamanda kendi kişisel yaşamlarını ren­klendirmek için de her fırsatı değerlendiriyorlar. En hantal, en hareketsiz, yeniliğe ve farklılığa en kapalı olan yaşam ünitesi evlilik kurumunun ta kendisidir. Kaldı ki, yalnızlık sadece fiziksel bir durum mudur? Yalnız başına yaşayan ama çevresi­yle çok güçlü bir etkileşim içinde olan bir birey mi, yoksa bir evliliğe saplanıp ne ileri ne geri gidebilen ikili mi yalnızdır? "Birlikte ama yalnız" deyimi boşuna çıkmış olmasa gerek.
Pdf
Reklam
Önsöz
Elinizdeki kitap toplumsal Bilinçdışının süregiden mutasyonunu araştırıyor. Şu an bulunduğumuz noktadan, yani virüs salgını ve kapitalizmin felaketler doğuran çöküşünün damgasını vurduğu tarihsel eşikten gözlem yapıyorum. Bu eşikten bakınca, ufukta kaosu, tükenmişliği ve yokoluş eğilimini görebiliyoruz. Bu mutasyonun mükemmel bir özetini sunan
Sayfa 9 - Otonom Yayıncılık -1. Basım Şubat 2022, İstanbul - Kitabın Özgün Adı : The Third Unconscious - The Psycho-sphere in the Viral Age
Geniş ölçüde merkezileşmiş işletmelerde yer alan katı iş­ bölümü, bireyin birey olma niteliğini yitirmesine ne­den olmakta onu makinenin bir parçası haline getir­mektedir. Çağdaş kapitalizmde insan, sorunu şöyle for­müle edilebilir: Çağdaş kapitalizm büyük sayılarla, uysallık içinde bir araya gelecek insanlara gereksinim duyar. Bunlar giderek artan bir şekilde tüketime yönelmeli, beğenileri kalıplaşmalı ve kolayca etkilenip yönlendirilmeli­dirler. Çağdaş kapitalizm kendini özgür ve bağımsız hisseden, hiçbir otoriteye ilkeye ya da özduyuya kul olmamış insanlara gereksinim duyar -ama bunların, buyruk almaya, kendilerinden isteneni yapmaya, top­lumsal mekanizmayla sürtüşmeden yaşamaya yatkın olmalarını ister. Öyle ki zor kullanmadan yönlendiril­meli, öndersiz yönetilmeli ve iyi ya da kötü bir ama­ca sahip olmadan çalıştırılmalıdırlar.
Aile Evden Gidiyor
İnsanlık tarihi içinde neredeyse 'fıtrata başkaldırı'yla özdeşleşmiş modern zamanlar, çok hakikatin yanısıra, aile hakikatini de atlamıştı. Modern zamanlar, aileye karşı iki yönlü bir sapmanın zamanıydı. Bir yanda 'bireysellik' üzerine aşırı bir vurguyla, kişiler 'eş' olmadan, aile hayatı kurmadan yaşamaya yönelmiş, öte yanda 'aile' hakikati toplum adına çiğnenmişti. Bireyselliği teşvik eden, zira satılacak ürün ve satın alacak müşteri sayısını bu şekilde çoğaltan kapitalizm aileyi 'birey' adına törpülemeye meyyaldi. Faşizm ile sosyalizm ise devlet yahut toplum adına aileye darbeler indirmişlerdi.
Sayfa 141Kitabı okudu
İktidarın kadın bedeni üzerinde kurduğu baskıya direnişi felsefi olarak nasıl temellendirebiliriz? Batı felsefesi tarihinde iki beden kavrayışı mevcuttur. Beden mekanik olarak veya organik olarak kavranabilir. Mekanik beden kavrayışına göre, psikofizik süreçler sebep-sonuç ilişkileri halinde çözümlenebilirler. Bununla birlikte, dünyayı anlamlı bir
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
Bu kitap neredeyse benim elimden çıkmış gibi…
Tanrı inancına dayanan düşünce biçimlerinin neredeyse tamamı, ahlâki kuralların “dünya dışı” bir kaynaktan insana öğretildiği ve ahlâki değerlerin tanrısal kökenli olduğu konusunda birleşirler. Tanrı tanımaz (ateist) yahut bilinmezci (agnostik) görüşler gibi akımlarda ise ahlâkın göreceliği, doğal kökenleri ve diğer canlılardaki ahlâki davranış
3. Bölüm, Sevgi ve Çağdaş Batı Toplumunda Sevginin Yozlaştırılması
Çağdaş kapitalizm, büyük sayılarla ve uysallık içinde bir araya gelecek insanlara gereksinim duyar. Bunlar giderek artan bir şekilde tüketime yönelmeli, beğenileri kalıplaşmalı ve kolayca etkilenip yönlendirilmelidirler. Çağdaş kapitalizm kendini özgür ve bağımsız hisseden, hiçbir otoriteye, ilkeye ya da öz duyuya kul olmamış insanlara gereksinim
Sayfa 105
İnsanlığın Adımları...
İnsanlık aydınlanma ile nasıl "birey" olduysa, ulus devlet ile nasıl "yurttaş", Keynesçi kapitalizm ile nasıl "vergi ödeyen vatandaş", ne liberal ekonomik sistemle nasıl "küresel tüketici" olduysa, bağlantısallık bütünsellik kültüründe de "yaşamdaş" olmayı öğrenecek. Ortak merak, "merakdaşlık" bu nedenlerle önem verdiğim bir kültür oluşturucu rolü üstlenebilir.
Günümüzün hiper kapitalizminde sadece bedel geçerlidir. Orada onura yer yok. Sermaye bugün her şeyi kendine tabi kılıyor. Lifetime value, yaşamın her anı ticarileştirildiğinde bir insandan müşteri olarak çekilen değerlerin toplamı anlamına gelmektedir. İnsan birey burada müşterine değerine veya piyasa değerine indirgenmektedir. Kavramın temelinde insanın tüm kişiliğini, tüm yaşamını katışıksız bir ticari değere tercüme etme niyeti yatıyor. Hiper kapitalizm insan varoluşunu da ticari bir ilişkiler ağında tamamen eritiyor. Günümüzde ticari değerlendirmeden kaçabilen hiçbir yaşam alanı yok artık.
Sayfa 77 - İnka
Reklam
Melekler her zaman varlar, her zaman etrafımızdalar. Onlar iten, uzaklaştıran, hor gören, yok sayan kim? Modern insanı esir alan tekno-medeniyet, kendini evrenin efendisi sanan Prometeci birey ve insanı bir tüketim makinesine dönüştüren kapitalizm.
Kapitalizm ve sosyalizm
Kapitalist sistemler, bir taraftan bireylerin menfaat ve tercihlerini toplumun maslahatı üzerinde tutarken, diğer taraftan da zayıf bireyleri serbest piyasa mekanizmasının insafsız işleyişi karşısında yalnız bırakır. Toplumda düşük gelirli veya iş aradığı halde iş bulamayan birçok insan, kapitalizmin imkan ve avantajlarını yaşayamaz. Sosyalist sistemlerde ise toplum vurgusuyla devlet güçlenir ve birey arka planda kalır. Bireysel farklılıklar ve yetenekler kendini gösteremez. Birçok hak ve hürriyet göz ardı edilir. İnsandaki mülkiyet edinme ve kâr etmekl güdüsü ortadan kalktığından sistem verimsiz hale gelir.
"Melekler her zaman varlar, her zaman etrafımızdalar. Onları iten, uzaklaştıran, hor gören, yok sayan kim? Modern insanı esir alan tekno-medeniyet, kendini evrenin efendisi sanan Prometeci birey ve insanı bir tüketim makinesíne dönüştüren kapitalizm. Biz melekleri buyur etmeye hazır olduğumuz zaman onlar da "görünür°, bilinir ve hissedilir hâle gelirler. O zaman onların nuraniyeti yüzümüze, aklımıza ve kalbimize yansımaya başlar. Aydınlanma'nın mütekebbir aklı, tekno-medeniyetin yapay ışıkları ve dijital çağın neon titreşimleri, meleklerin nurunun yerini asla dolduramaz...."
Derler ki, kapitalizm bireyi yalnızlaştırıyor, atomize ediyor. Çünkü yalnızlaşmış birey kapitalizm için daha yağlı bir müşteridir; yalnızlık arttıkça satışlar da iki katına çıkar. Ayrıca yalnızlaşmış birey toplumsal organizmadan koptuğu için, çevresindeki sosyal sorunlara karşı da duyarsızlaşır, tamamen kendi bencil çıkarlarıyla ilgilenir. Hiç de değil! Tam tersine, kapitalizmin en iyi müşterisi aile kurumudur. Kusura bakmayın ama hiç kimse aile kadar tüketemez!
Sayfa 23 - Geoaktif YayınlarıKitabı okudu
Burjuvazinin getirip sunduğu birey dili duadan, du ayı dilden koparmayı amaçlamıştır. Oysa kapitalizm kar şısında bir başka birey de, büyük bütünlük içinde kendi bütünlüğünü, büyük oluşum içinde kendi oluşumunu dua yoluyla arayıp bulabilen bireydir.
Sayfa 154Kitabı okudu
220 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.