Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.31
JACK LONDON
1876: Kaliforniya
1916:Kaliforniya (40 yıl )
Amerika'nın doğurduğu ilk proleter yazar.
London istenmeyen bir bebek. Kendisini manevi abim ilan ediyorum. Annesi müzik öğretmeni. Bir Astroloji Profesörü'yle birlikteyken London'a gebe kalıyor. Kötü baba çocuğu istemeyince anne intihar ediyor ama ikisi de kurtuluyor. Annesi, ihtimal yalnız kalmamak için, London 8 aylıkken John London ile evlenir.
Jack fakirlik nedeniyle 8 yaşındayken çalışmaya başlamış. Okulu yarım yamalak okumuş, parasızlıktan tabi ki, ama tam bir okuma tutkunuymuş. Kütüphaneye üye olup durmadan okumuş. Bir sürü işe girip çıkınca para kazanmak için yazmak daha mantıklı gelmiş. Martin Eden'da anlattığı gibi eserleri kabul edilene kadar bıkmadan yazmış. "Kitaplarım ticari araçlarım," diyen London Abim, paraya kavuşunca 15.000 kitaplık şahsi bir kütüphane kurmuş, iyi yapmış, tam da hayalime kavulmuş.
Ünlü olmadan önce altın aramaya gitmiş. Proleterliğin güzel yanı da bu, gözün kara oluyor. Altın ararken soğuktan hasta olup 4 dişi kaybetmiş. Bu maceradan yazdığı kitapla üne kavuşuyor.
Eserlerinde Kapitalizmi eleştirmiş, Sosyalizme destek vermiş, Darwin ve Nietzsche etkisinde kalmış.
50'yi geçkin kitabı var. Bir insan 17 yıl yazıp nasıl olur da 50 fikir üretir ? Okumaya kalksam bitiremem.
*ETEMENANKİ*ÇİÇEK SEKBAN TÜFEKÇİ* *GOA YAYINLARI*
Etemenanki; eşsiz öğretileriyle yeni bir akım yaratma yolunda oldukça iddialı. Bireysel evrimin devinimi Dünya üzerinde nasıl devasa bir devrim yaratacak? Siyaset, din ve kapitalizm gerçekte hangi amaçla var? Ya tüm bu insan sömüren sistemlerin yıkımı yeni bir Dünya düzeniyle mümkün olsaydı? Yazarın, başta çılgınca gelen kurgusu ilerleyen
Benim için katlanılması en zor kitaplardan başı çekti diyebilirim. Gerçekten de Karl Popper'ı anlatan en iyi kitap ona kesinlikle diyeceğim bir şey yok, çünkü Popper gerçekten de tam olarak bu. Peki benim için neden okuması, anlaması zor değil de katlanması zor? Çünkü bilim felsefesi diye önümüze konulan şeyin bir çok mantık hatası barındırdığına şahit oldum. Özellikle yanlışlanabilirlik ilkesi başlı başına bir saçmalık, öyle ki; bu ilke bir yerden sonra o denli saçma bir hal alıyor ki kendini dahi yanlışlıyor. Yani hiçbir tutarlılığı yok. Ayrıca burda bilim felsefesinden daha çok ideoloji felsefesi yapılıyor aslında. Sizlere liberalizmin ve kapitalizmin aslında sandığınız kadar kötü olmadığını, sizi sömürmediğini, size yararlı bir şey olduğunu telkinlemeye çalışıyorlar ama yemezler tabi, onu gidip mantıktan yoksun çelimsizlere anlatabilirler ancak. Bizleri ideolojik olarak suçlayanlar kalkıp bilimi ideolojinin köpeği haline getiren kimseler olması da ayrı bir ironi. Bilim öğrenelim diye çıktığımız yolda kapitalizm öğretilmeye çalışıyor. Ha madem bu kadar itici buluyorsam bunu neden okuduğuma gelince? Gardımı alabilmek için elbette. Hayatımızın her noktasında bize telkinlenip bilincimize yerleştirdikleri insanlık dışı fikirlere karşı kendimi kirletmemek adına, düşmanımı tanımak için okudum sadece.
West World dizisini izlediniz mi bilmiyorum. Ama eğer izlemediyseniz bence bir an evvel başlamalısınız. Çünkü dizide bir tarafta insanların yarattığı robotlar, diğer tarafta kendi benliğini bulmaya çalışan insanlar. Ama aslında zaten var olan benliklerini açığa çıkarmaktan başka bir şey yapmayan insanlar. Kendini insan sanan, insanımsı robotların
"yirminci yüzyılın ikinci yarısında yaşamış bir filozoftur
. Deleuze, özne-nesne ilişkileri üzerine kurulu özdeşlik kuramlarını devirmeyi amaçlayan bir fark felsefesi kurar. Başka bir deyişle, olay ya da oluş felsefesi Deleuze ile birlikte felsefede hak ettiği yerini bulur ve felsefe düşüncenin içkin imgesinine yeniden kavuşur
.Deleuze
Bir Kuşağın Dramı
Süleyman Kocabaş
Sağ sol çatışmasının perde arkası ve tanıklar.
• “Şeriat isteriz” genelde çıkarlar için kullanılır.
• Ordu-gençlik ikilisi günümüzde olduğu gibi Osmanlıda da iç ve dış güçler tarafından kullanılırdı.
• Avrupa’ya ilk Türk öğrenci Tanzimat Dönemi’nde gönderildi (1839-1876).
• 1876 darbesinin sivil kanadı-Mithat
Rus edebiyatının başyapıtlarından biri olan Suç ve Ceza, edebiyatçılar ve felsefeciler tarafından yoğun olarak incelenmiş ve halen de incelenmektedir.
Kitabın yazarı Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’dir. O, tüm kitaplarında olduğu gibi bu kitapta da ana karakter olarak kendini kullanmıştır. Kitabın felsefi altyapısını çözmek için Dostoyevski’nin
Benimle Mitoz Bölünür Müsün?
#alıntı
Buna ister kapitalizm deyin , ister sanatın popülizm karşısındaki hezimeti , giderek birbirimize benziyoruz. O kadar aynılaştık ki her yerde kendimi görmekten sıkıldım artık. Sporun üç büyüklerden , sanatın Hollywood 'dan , internetin komik video ve fotoğraflardan ibaret olduğu toplulumuzdan sıkıldım. Tanıştığım her kişiyle gelişeceğimi zannederken, sadece mitoz bölündüğümü idrak etmekten sıkıldım. Ağzımıza yapıştırılmış sözcükleri koro halinde tekrarlamamızdan sıkıldım.
Karamsar başladığım için özür dilerim, fakat elbette size hitaben yazmıyorum bu satırları. Neticede sizler Kanada Hokey Ligi'yle ilgilenen, ebru sanatından hoşlanan, squash oynayan , İtalyan edebiyatı okuyan , mektup pulu biriktiren ya da internetteki sıra dışı sitelerden faydalanan şahsına münhasır insanlarsınız. Benim sözüm başkanlarına, mitoz bölündüğümüz tüm dostlarıma...
Yorumuma başlamadan önce yazarımızın kitabına adını verdiği yazısından alıntı paylaşmak istedim. Bu kitap bir deneme kitabı. Yazar çeşitli başlıklar altında mizahi anlatımıyla duygu ve düşüncelerini dile getirmiş. Kitapta ayrıca 6 tane Eski Sevgilim Safinaz'a Mektuplar isminde mektuplar var. Gülerek okudum her birini. Kitabın ismi kapağı çok dikkatimi çekince nasıl bir kitap diye şöyle bir bakayım derken baktım kitabı epeyi okumuşum. Yazarın bu kitabını da beğeniyle okudum. Normalde ben deneme kitabı okumayı sevmem. Benim için hızlı bir okuma oldu.
Kitap,sıra dışı bir konuya sahip. Aslında Franz Kafka sıra dışı bir adam Tamamen kapitalizm üzerine kurulmuş bir düzenin etkilerini anlatmaya çalışan harika bir eser diyebilirim. Kafka, ana karakterini böceğe dönüştürerek onun etrafında ki olayların aslında hepimizin etrafında nasıl döndüğünü çok güzel şekilde anlatmış. Aslında herkesin birer Gregor Samsa olduğunu ama kimsenin bunun farkında olmadığını alt tabanda işlemiş. Kitabın çok basit bir dili var,betimlemer çok başarılı. Kendinizi bir anda olayın içinde Samsa'ya acırken buluyorsunuz. Kitabı okurken çok fazla "bu nasıl oldu", "bu nerden geldi" gibi sorular sormayın çünkü bu soruların cevabını hiçbir zaman alamayacaksınız. Kitabı ve konuyu yazarın size vermek istediği kadar ile alsanız yeterli. Oldukça ince bir o kadar da etkili bir kitap. İnsanların gerçek yüzlerini görmek için muazzam bir yapıt diyebilirim. Aileniz bile olsa yeri geldiğinde herkesin size nasıl sırt çevirdiğini altını çizen bir yapıt. Kafka'yı ilk defa okuyacaksanız Dönüşüm kitabı ile başlamanızı tavsiye ederim.
