1930'da İngiltere'nin birçok yöresinde Luddistler birçok değişik olayda makinaları kırmaya yöneldiğinde ya da tarım işçileri aynı anda saman yakmaya giriştiğinde veya başka protesto yöntemlerine başvurduğunda, burjuvazi Ned Ludd ya da Kaptan Swing türünden esrarengiz birtakım kişilerin ülkeyi teşhis edilmeden dolaşarak huzursuzluk çıkardığı, devrimci duygular yaydığı teorisine yürekten inanacaktı.
Çocuklarınızı bu kişilerin koltuklarına oturtun.
Siz siz olun kardeşim. . . Çocuğunuzu Müjdat Gezen'in koltuğuna oturtun. Götürün bugün okuluna, gezdirin, "servet" denilen kavramın, para değil, insan biriktirmek olduğunu öğrensin çocuklarınız. İlla koltuğa oturtacaksanız, götürün Sunay Akın'ın koltuğuna oturtun. Baba mirası köşkünü kat karşılığı müteahhite vermektense,
Reklam
O zaman küfür de pe yok hayatımızda. Kaptan Swing adlı çizgi romanda, "Hay bin kunduz!" deniliyor. Tenten'de Kaptan Haddock sinirlenince "On bin köpekbalığı aşkına!" diyor. Gayet absürt ama temiz kınamalar bunlar.
·
Puan vermedi
Yeşilçam Bizi Biz Yapmıştı.Şimdikiler bilmez.
Özellikler 90lar gençliği yeşilçam filmleri karakterleri gibiydi.Kahraman , cesur ,kavgacı...Ya da tamYeşilçam kötü adamlar gibiydi. Türk Sinemasının ne kadar özgür , coşkulu , enerjisi yüksek olduğunun bir delili adeta. Özellikle 70li yıllar film afişleri çok eğlenceli.Yaa ne filmler yapılmış da haberimiz yokmuş gibisinden düşünüyor insan. Kaptan swing ,Kaptan Amerika gibi süper kahraman filmlerimiz , italyan Spagetti gibi Western filmlerimiz bile var. hep kötü adam olarak gördüğümüz bazı oyuncuların baş rol olduğu filmler daha neler neler.Harika çok özel bir eser.
5555 Afişle Türk Sineması
5555 Afişle Türk SinemasıTürker İnanoğlu · Kabalcı Yayınevi · 200414 okunma
392 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
HAY BİN KUNDUZ!
"Bir gün yolda yürüyordum, bir şarkı duydum kalbim acıdı." diyordu bir şarkıda. Aynı hissi bu kitabı okurken de yaşayabilirsiniz. Öğretilen tarihimizde birtakım mantık hataları olduğu aşikardı fakat kitabın her satırında Kaptan Swing'in "Hay bin kunduz!" deyimini söylemekten kendinizi alamayacaksınız. Oysa Allah, "Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz. …" (Hucurat, 6) diyerek bizi uyarmamış mıydı? Araştırıyor olsaydık romantizme kurban edilen bir tarihe inanan fertler olur muyduk? Mesela sırf "Vay be Einstein bile Türkiye'ye iltica etmek istemiş." dedirtmek için yazılan popüler kültür masalına balıklama atlar mıydık? Sadede gelecek olursak "Ey kâri," diyor kitap bize "Ne zaman uyanacaksın?" Uyanmak isteyen herkes okumalı çünkü kitap rahat ettirmek için değil rahatsız etmek için yazılmış.
Tarihin Buğulu Aynası
Tarihin Buğulu AynasıCemil Koçak · Timaş · 201375 okunma
Böyle bir deyim var ona göre
Hay bin kunduz! (Bu deyim, çizgi roman kahramanı Kaptan Swing'e âid olup, belki de burada Copyright ihlâli söz konusudur).
Reklam
Köşe yazarlarından biri Ahmet Şahin idi. Muhammed'in sahabeleriyle ilgili uydurulmuş ve her birinden birer melek olarak bahsedildiği öyküleri okumaktan büyük zevk alırdım. O vakitler, anlattıkları hikâyelerle politikayla olan kirli ilişkilerinin çelişkisini göremiyordum. Müslüman bir genç olarak iki hedefim vardı: "Hz. Muhammed (SAV)'in sahabelerinin atlarının burnuna girmiş toz zerreleri kadar" (NFK) değerli olmak; aynı zamanda çizgi film kahramanlarım kovboy Tommiks, Steel Blake, avcı yerleşimci Kaptan Swing ve komik kovboy Red Kit gibi olmak istiyordum. Onlar da peygamberin sahabelerinden farklı değildi. Hepsi de iyi insanlar ve mükemmel adamlardı. Hiç seks yapmıyorlar ve kızlarla açık-saçık ilişkileri olmuyordu. Bazı farklılıklar vardı tabii, ama bu farklılıklar zihnimde o kadar da büyük değildi. Örneğin; peygamberin sahabeleri develere biniyordu; Tommiks, atları tercih ediyordu. Sahabelerin uzun sakalları vardı; ama Tommiks'in yüzünde neredeyse hiç kıl yoktu. Tommiks'in en yakın dostu sakallı ve şapka takan ayyaşın birisi olsa da ben bu negatif imgenin üzerinde pek fazla durmuyordum. Ne yalan söyleyeyim, tabancam ve atım olmamasına rağmen kendimi Tommiks'e daha yakın hissediyordum. Öte yandan, bir devem ve kılıcım da yoktu. Artık peygamber olmadığına göre, Muhammed'in yoldaşlarının hikâyelerinde de mucizeler yoktu. Ama en azından oyuncak tabancam, çizmelerim ve şapkamla Tommiks'in yaptıklarını taklit edebilirdim.
Sayfa 120 - Ozan Yayıncılık / 3 - Şeytanın Kutusunu ÇalanKitabı okudu
12 yıl önce (2014 yılında, 25 yıl oldu) hayatımı kurtarmak için Türkiye'den Amerika'ya kaçtığımda, Amerika'yı tanıdığımı sanıyordum. Ergenlik yıllarımda Amerika benim için Teksas Tom Miks, Kaptan Swing, Red Kit vs. çizgi roman kahramanlarımın ülkesiydi. Daima; barbar Kızılderililer, tembel Meksikalılar ve komik üniformalar giyen aptal İngiliz askerlerine karşı savaşan beyaz kovboylar, avcılar ve askerlerin tarafında olurdum. Lakin sonra, İranvari bir devrimin destekçisi olunca, Amerika benim için kukla rejimler vasıtasıyla Müslümanların kaynaklarını sömüren emperyalist "Büyük Şeytan"a dönüşmüştü. Bir zamanlar “Yanki evine dön!" diye bağıran ben, şimdi Yankilerle aynı evde kalıyordum. Amerikan kültürüyle ilk karşılaştığımda kendimi "Alice Harikalar Diyarında” gibi hissetmiştim. Bu bölümde Amerika'yla ilgili çizdiğim bir karikatürü bulacaksınız. Filin hortumuna dokunup onu kıllı bir kuyruğa benzeten meşhur kör adamın tasvirine benziyordu bu. Yabancıların gözünde, Amerika ile ilk karşılaştıklarında onlar için en görünen şey sadece filin kuyruğu olduğunu biliyorum. Amerika ile ilgili ilk izlenimlerimi ikiyüzlü Yunan tanrısı Janus olarak ifade ediyorum. Amerika, aynı zamanda hem özgürlüklerin hem de gelişmekte olan hapishane endüstrisinin; hem baş döndürücü bir zenginliğin hem de rezil bir yoksulluğun; hem dünya barışını koruyan güçlerin ve hem de dünyaya dehşet saçan savaş makinesinin ülkesiydi. Amerika, cennetle cehennemin buluştuğu yerdi.
Sayfa 46 - Ozan Yayıncılık / İçerik ve ÖzetKitabı okudu
İnadına okunan
Kaptan Swing, Zagor, Tommiks, Teksas, Tom Braks, Mister No, Kızıl Maske o yıllarda öğrencilerin okul zamanlarında okumaları zinhar yasak olan şeylerdi.
Reklam
384 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Buket Uzuner, sevdiğim yazarlardan özellikle Uzun Beyaz Bulut – Gelibolu adlı kitabı en sevdiğim. O yüzden bu sefer de İki Yeşil Susamuru adlı kitabını okudum. Çağdaş koşullarda yaşayan bir genç kızın kendini ve çevresini tanımlama çabasını konu alan, ilk baskısı 1991 yılında yapılıp, halen okunan ve yeni baskıları yapılmaya devam eden bir
İki Yeşil Susamuru
İki Yeşil SusamuruBuket Uzuner · Everest Yayınları · 20165,6bin okunma
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.