Hayat ne garip hâl imiş! Birkaç gün evvel yanımda biri ağlasa gözünün yaşı safasından dökülüyor zannederdim. Bugün, kulağıma kahkahalar matem sadası gibi geliyor!
Tembellikten, zayıflıktan ötürü kendini tanrıların kucağına atıp, 'Elimden bir şey gelmezdi, yol önceden çizilmişti' demek kolay. Oysa tercihin ihtişamını düşünsenize! İnsanı insan yapan şey.
Din ile siyaset aynı arabada gittiğinde, sürücüler karşılarında hiçbir şeyin duramayacağını sanır. Dümdüz gider, hızlandıkça hızlanırlar. Engelleri tamamen göz ardı eder, körlemesine gidenlerin uçurumu çok geç fark edeceğini unuturlar.
Durmak, diye düşündü. Dinlenmek... Gerçekten dinlenmek. Mutluluğun durabilmek, bir anlığına da olsa durabilmek olduğunu fark etti. Durmanın mümkün olmadığı yerde mutluluk da olmazdı.