İbrahim Ethem Hz.Tacı tahtı terk ediyor;
Seneler sonra kendi yaptırdığı camide yatsı namazı kılıyor,
Dışarıda kar hava çok soğuk,
“Şurada kıvrılayım da sabah olunca giderim” diye düşünüyor, Caminin bekçisi geliyor.
“Ne yapıyorsun” diyor.
“Müsaade et şurada yatayım, Sabah Namazından sonra gideceğim” diyor,
Görevli bacağından tutuyor onu ve “İbrahim
Ağaçların Gizli Yaşamı
Ağaçlar gerçekten de, susadıklarında çığlık atmaya başlıyor. Ormanda olsanız da onları duyamazsınız çünkü bu, ses ötesi (ultrasonik) seviyelerde gerçekleşiyor. Sesleri kaydeden İsviçre Orman, Kar ve Tabiat Federal Araştırma Enstitüsü'nde çalışan bilim insanları şu açıklamayı yapıyorlar: Köklerden yapraklara su akışı kesildiğinde gövdede titreşimler meydana geliyor. Bu, tamamen mekanik bir olay ve muhtemelen bir anlamı yok.
Yoksa var mı? Sesin nasıl üretildiğini biliyoruz ve insanların nasıl ses ürettiğini incelemek üzere mikroskopla baksak gördüğümüz şey o kadar da farklı olmayacaktır. Havanın gırtlaktan geçişi, ses tellerimizin titremesine sebep olur. Araştırma sonuçlarını, özellikle, daha önce bahsettiğim çatırdayan köklerle birlikte düşündüğümde, bu titreşimlerin daha fazlası olduğunu düşünüyorum. Bunlar, susuzluk çığlıkları olabilir. Ağaçlar, su seviyesinin düştüğüne dair vahim haberi arkadaşlarına bağırarak veriyor olabilir.
Erciyesten kar geliyor
Çıktım baktım yar geliyor
İndim ırmak kenarına
Ölüm bana zor geliyor
"Sana sözcüklerin dışında bir şey daha göndermek istiyordum. Bu yüzden de şarkı söyleyen bu kafesin içine sesimi koydum. Bu kafes bir kuş. Onu sana hediye ediyorum. Ama aynı zamanda senden bir şey rica etmek istiyorum, Mario, bunu ancak sen yerine getirebilirsin. Bütün öteki dostlarım, ya ne yapacaklarını bilemezlerdi ya da benim gülünesi bunak bir ihtiyar olduğumu sanırlardı. Bu kayıt cihazıyla birlikte Isla Negra'da gezintiye çıkmanı ve karşılaşacağın tüm sesleri ve gürültüleri kaydetmeni istiyorum. Kendi evimin hayaleti bile olsa buna umutsuzca ihtiyacım var. Sağlığım iyi gitmiyor. Denizin eksikliğini hissediyorum. Kuşları özlüyorum. Bana evimin seslerini yolla. Bahçeye kadar gir, çanları çaldır. Önce rüzgarın kımıldattığı küçük çanların narin seslerini kaydet, sonra büyük çanın ipini çek, beş altı kere. Canım çanlarım benim! Denize nazır bir çan kulesine assak, çan kelimesinden daha tannan hiçbir şey olamaz. Sonra da kayalara kadar git ve dalgaların kabarmasını kaydet bana. Martıları duyacak olursan, onları da kaydet. Paris güzel bir yer, ama üstüme fazlasıyla büyük gelen bir giysi sanki. Üstelik burada mevsim kış, rüzgar karları tıpkı bir değirmenin unları döndürdüğü gibi döndürüyor. Kar yükseliyor da yükseliyor, üstüme tırmanmaya başlıyor. Bembeyaz cüppesinin içinde hüzünlü bir krala benzetiyor beni. Ağzıma kadar geliyor karlar, dudaklarımı kapatıyor, sözcükler artık çıkamıyor ağzımdan."
Almanya tehlikeli bir ülkedir. Sosyalizm maskaralıklarının orada alıp yürümesi yarın Almanya’yı yeni gelişmelerin eşiğine atacaktır. Adolf Hitler durup dururken değil, büyük ve kültürel bir millete karşı İngiltere ve Fransa’nın ahmakça siyasetleri yüzünden ortaya çıkmıştı. Bugün de başka bir Adolf un, Adolf von Thadden’in başkanlık ettiği
