Papatya ve Yakamoz'un hikâyesinin devamı ...
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
Yoksul Köylüler
Yoksul köylüler, tarım işçileriyle birlikte kırsal nüfusun yakla- şık yüzde 75 ila 80'ini oluşturur. Yarı-mülk sahibi köylülerle birlikte, yoksul köylüler yarı-proleter kategorisine dahil edilir. Bir kural ola- rak toprakları yoktur ve feodal beylerin kiracısı olarak hizmet eder- ler. Bazıları bir toprak parçasına sahiptir, ancak geçimleri
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
REFORMİZM VE MODERN REVİZYONİZM
Reformcu ve revizyonist faaliyetlerin yoğunlaşması, faşist faa- liyetlerin yoğunlaşmasını tamamlayıcı niteliktedir. Fanatik gericiler çirkin karşı-devrimci eylemlerde bulunsalar dahi, reformist numa- raları asla bırakmazlar. Modem revizyonistlerle buluşma aşamasına kadar gideceklerdir. Reformizm ve modern revizyonizm faşizmin kırılgan
Sayfa 168Kitabı okudu
❝ Neden aklıma geliyor istasyon büfesindeki duruşun Hava soğudu -kasımın son günleri Kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğun. ❞ Edip Cansever, Sonrası Kalır - 2 / Yapıkredi Yayınları s.239
İşsiz
“Canım sıkılıyor.” dedi, deve tüyü kupon kumaşından elbiseli. “Niçin?” “Bilmiyorum ama annem, babam, kardeşim ölmüşçesine sıkılıyor canım. Sabahtan beri içiyorum. “Peki ama niçin kardeşim?” “Bilmiyorum. İçimde müthiş bir sıkıntı var. Ne içki kâr ediyor ne kumar ne kadın ne sinema ne de ne bileyim? Hiç ama hiçbir şey!” “Peki ama bir sebebi olmalı.” “Yok.” “Tuhaf..” “Daha tuhafı, ağlamak geliyor içimden. Bir kıyıya çekilip sessiz sessiz değil; herkesin içinde bağıra bağıra, eşekler gibi zırlaya zırlaya ağlamak!” Dudak büken işsiz gene de sordu: “Aç mısın?” “Hayır.” “Susuz musun?” “Gene hayır.” “Bir yerin mi ağrıyor?” “Yok canım, demir gibiyim.” “İşlerin mi ters gitti.” “Yoo.” “Dayak yedin de karşılık mı veremedin?” “O da değil.” “Aşkta mı torpile çarptın?” “Elimi uzatsam ellisi geliyor.” İşi şakaya vurarak koluna girdi: “O hâlde seni evire çevire dövmeli!”
Sayfa 30 - Barış Yayınları, 1. Baskı (1966)Kitabı okudu
Ve kitap biter..
"İdam edilmeden önce son isteği sorulan mahkum neşesi... Nasıl neşeli olmam? Adamlar biraz sonra beni asacaklar ama karşıma geçmiş "göklerden kutsal bir emir bekler gibi" son isteğimi söylememi bekliyorlar. Ve bu durum sadece bana garip geliyor. Ne yani, vicdanlarınız mı rahatlayacak Ağustos ayında bana kar helvası yedirdiğinizde? Bir sigara yakıp gökyüzünü son kez izlememe izin verdiğinizde siz de benimle mutlu mu olacaksınız? Hayır, buna izin vermeyeceğim! Gözlerimin maviliğine bakacaksınız. Gökyüzünü göreceksiniz orada. Özgürlüğü göreceksiniz. Sizin değil benim kazandığımı anlayacaksınız."
Reklam
Esasen, amentüsü kâr olan kapitalizmin insan bedenini metaya indirgememesi düşünülemezdi. Özündeki rekabetçi havayı ilerlemesinin tek kaynağı olarak gördüğünden, bir tercih yaptığında elbette oyunu kadın bedeninden yana kullanacaktı ve öyle de yaptı. Erkek egemen söylemleri gerekçelerine kalkan yaparak kadın bedenine güzellik endüstrisini ikram etti. Ekranlardan, reklam panolarından gözlerinin içine sokulan sözde kusursuz mankenleri gördükçe kendi eksiklerinin farkına varan kadınlar, sözde eksiklerini tamamlamak için yüzlerini gözlerini boyayarak, üzerlerine modaya uygun yeni elbiseler alarak, tıbbi operasyonlardan geçerek kapitalizm tarafından dayatılan ideal kadın ölçülerine ulaşmaya çalışıyorlar. Değeri bedenine indirgenmiş ve ideal ölçüye yakın olduğu oranda kendini mutlu hisseden kadın, ideal ölçüden uzaklaşmaya başlamasıyla psikolojik sorunlar da yaşar hâle geliyor.
Nasıl bir acımasızlık sistemi hâkim her yere! İsrail ne yapsa yanına kar kalabilirmiş gibi… Bizim çaresizliğimiz ise, ‘’Biz’’ olmamak için elinden geleni yapmaktan ileri geliyor. Allah yüzüne baksın Filistinlilerin.
Cihan Aktaş
Cihan Aktaş
-Karda dolaşan insanlar da böyle olurlarmış diyorlar Olric. +Doğrudur Efendimiz. Kar da güneş gibi yakarmış. -Her şeyi duyuyoruz, hiçbir şeyi bilemiyoruz Olric. Bu duvarlar arasında kapandık kaldık. Savaş diyorlar, öldüler diyorlar, halk diyorlar. Ne biçim şeyler bunlar? Rivayetler dolaşıyor, sözler geliyor kulağıma. Hep, bir yerlerde birşeyler oluyor, biz bilemiyoruz, Olric.
Derya colak
Derya colak
Aksaray'dan kar geliyor / Ben sandim ki yar geliyor Çiktim baktim pencereye / Cerkez Hasan can veriyor Beyazit'in meydan yeri / Hanimlarin seyran yeri Cerkez Hasan'i astilar / Sol yaninda ferman yeri
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.