Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sherlock Holmes, şömine rafının köşesinden şişesini, zarif Fas kutusundan da hipodermik şırıngasını aldı. Uzun, beyaz, gergin parmaklarıyla narin iğneyi ayarladı ve gömleğinin sol manşetini geriye doğru kıvırdı. Kısa bir süre gözleri düşünceli bir şekilde sayısız delik izleriyle noktalanmış ve yaralanmış olan kaslı ön koluna ve bileğine takıldı.
Kainat geniş, kainat derin, kainat uçsuz bucaksız! Çelik dişleri şimşekli çarklılar koparırken kara toprağın esrarını, biz seyretmedeyiz cihan içinde cihanların doğuşunu kehkeşanların gümüş aydınlığında! Görmüşüz, görmekteyiz yılların yollarında toprak oluşunu kızıl kadife dudaklı kızların Çiziyor hareketi gözlerimize sonsuz maviliklerde kuyrukluyıldızların sırma saçlarından kalan izler. Her habbe koynunda bir kubbeyi gizler! Şu denizler, şu denizlerin üstünde denizler gibi esen rüzgarların uğultusu Şu ipi kopmuş inci bir gerdanlık gibi damlayan su, Uzaklaştıkça, yaklaşılan hakikati gizler . . .
Reklam
Çünkü diğer her şey yalan tek gerçek sen ve ben. Bir eli belimde durmaya devam ediyor ama diğer elini kurtarıyor. Parmaklarını bacaldanmda dolaştınyor derken eteğimi belime kadar sıyırıyor ve açıkta kalan kıçım pantolonuna değiyor. Arabamdan daha pahalı olduğunu tahmin ettiğim pantolonunu zorlayan ve bana doğru şaha kalkan penisini hissediyorum.
Sayfa 139
Andryuşa oraya sık sık girer; uzun salonlar, sofalar, duvarlarda kara portreler görür.(...) Çocuk, orada lüks, kadife, dantela içinde güzel yaşamış ama hiçbir işe yaramamış bir çok kuşağın portrelerini görür.
Sayfa 190 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Adam gülümsedi ve iki elini bana doğru uzattı. Ben onun kara,kadife gözlerine bakarken,mutlak bir huzur ve güven duygusu ile sarmalandığını hissettim. Sanıyorum, yaşamımda gördüğüm en sevecen yüz buydu.
Adam gülümsedi ve iki elini bana doğru uzattı. Ben onun kara,kadife gözlerine bakarken,mutlak bir huzur ve güven duygusu ile sarmalandığını hissettim. Sanıyorum, yaşamımda gördüğüm en sevecen yüz buydu.
Reklam
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Şamil'in oğlu Cemaleddin esir alınıp St. Petersburg'a getirileli on üç yıl olmuştu. Bu on üç yıl içerisinde Şamil, Zümrüdüan­ka gibi Ahulgo'nun küllerinden yeniden doğmuş ve Kafkasya'ya hakim olmuştu. Rus askerleri, akın akın bu dev gibi adama sal­dırmış ancak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bu on üç yılda, esir olarak St.
Yağmurcuk kuşu som mavidir. Kara gözleri ürkek, kadife gibi yumuşacıktır. Başı, gövdesine göre az daha koyu mavidir, biçimli, güzeldir. İncelerek gagasıyla birlikte uzar. Hiçbir kuşun başı böyle biçimli değildir. Ne sarıasmanın, som sarıdır, koyu, yumşak, hafif, açık turuncuya varır bir kısım yerleri, sırtı, kanatlarının kökü iyice turuncudur, başı bile yağmurcuğun başı kadar güzel değildir, ne de sığırcığın, ibibiğin... Yağmurcuklar uçtuklarında sular, çakıltaşları, gün ışığı bir mavide ipince dağılarak, çoğalarak aydınlanır. Hiçbir çocuk yüreği hoplamadan yağmurcuğun som mavisine, kadife gözlerinin ürkek ılıklığına ürpermeden dokunamaz, bakamaz. Bir yağmurcuğu yakalayan çocuğun kıvançlı dünyası mavilenir. Ilık bir mavi gelir yumşacık dünyasına oturur. Başında püren kokulu mavi yeller eser. Mavi kelebek bulutları akar aydınlığın içinden bir uçtan bir uca. Uykuları, düşleri mavileşir. Gün som mavi doğar, ışıklar mavi vurur dağların sırtına, suların dibine... Balıklar mavi mavi ipileyerek kaçışırlar. Yağmurlar mavi yağar. Tan yerlerinin ışıkları şırlayıp akarak, çın çın mavi öter. Yağmurda daha mavi uçuşurlar buğulanarak, yöreye masmavi bulutlar döşeyerek. Yıldızlar bir uçtan bir uca mavi akar, şimşekler mavi çakarlar. Tan yerindeki iri kuyrukyıldızı, kendi yöresinde yalp yalp ederek dönerken ışıklar toprağı, dağları suları, göğü maviye bular.
Sayfa 206 - Toros YayınlarıKitabı okudu
194 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.