Saat ırmağında akan sokaklar,
Üzerine serpili martılar, güvercinler,
Kadife bulutların altında,
Yokuş yukarı çıkan bir adamım.
Bir elimde ısrarla soğumayan çayım,
Bardağında cilveli cilveli dans ediyor.
Üzerime yara düşen güneş ötesi bir gezegen,
Küçük Yuvarlak Taşlar
Gece yıldızsızdı. Bulutların arkasına saklanan ay cılız ışığıyla önümüzde bir tepenin yükseldiğini haber veriyordu. Araba farlarını asfalta dikmiş, karanlığı delerek ilerliyorduk. Yol, önümüzde uzanan birkaç metrelik aydınlıktan ibaretti. Işığın henüz düşmediği yerler sanki yok... Her şey birden karşıda beliriyor, yanından
KUZGUN
Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
"Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
Başka kim gelir bu zaman?"
Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık
Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
"Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
Başka kim gelir bu zaman?"
Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık
------------------Vera Tulyakova'ya derin saygılarımla
*
I
*
Seher vaktı habersizce girdi gara ekspres
kar içindeydi
ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
peronda benden başka da kimseler yoktu
durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri
perdesi aralıktı
genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada
saçları saman sarısı
Kadife bir hüzün çağı bu;
çoğunluğun elinde bir zamanlar ne güzeldi saltanatı,
ayrı aşkların çocukları günü bitiriyor bir cep telefonu yalnızlığında,
tozlu raflardaki masal kitapları daha fazla alıcı buluyor,
sevgi ne zaman gelecek diye bulutlara bakıyor kentlerde beton bekçileri,
küsüp gitmiş çocuk cıvıltıları sokaklarda
ve çiçekler bilgisayarların masa üstüne yerleştirilmiş soğuk/
Kadife bir hüzün çağı bu;
çocuk işçiler gidiyor yarı uykulu, ellerinde kokulu silgileri
ve akıllarında yaşamı silme ihtimali,
kendini öğretiyor yaşama ırakta ölüm,
oysa filmlerin sonu hep mutlu bitiyordu yazlık sinemalarında Bağdat’ın,
toprak altının dahi unuttuğu kara sıvı belirliyor coğrafyasını orta doğunun,
ölüm bir bombanın iki dudağı arasında,
ademin çocuklarıydık ya diyor, bir karışlık mezar arayan bir kadın bebeğine,
pencere camları yaramaz çocukların toplarını beklemeden kırılıyor,
canım demiyor sanki kimse kendi canından parçalanacağını düşünüp
ve hala kıyametini bekliyor insanlık...
A.Konuklu
Gözleri yaşlı bir yayla sabahı
Yukarıdan teselli veren güneş
Çekmiş üzerine yeşilli yorganı
Kara toprakta kadife çiçeği
Söğütler dal budak bülbül öter
Kınalı kayalarda kırlangıç geçer
Uçuyor kelebek ölmeyecek gibi
Bir aşktır kuzeyde kadife çiçekler
...