Seni, diye sürdürdü konuşmasını, doğurdum ama hiç doğurmamış Saydım. Hiç benim olmamış gibisin. Çünkü sen benim alnımdaki kara bir lekesin!
Bir annenin biyolojik oğluna, (biyolojik diyorum çünkü Amina'nında dediği gibi sadece doğurmuş) söylediği ve yüreğini delip geçtiği o sözler. Bir kitap 24 saat dolmadan, insanin elinden eskimeden biter mi diye soracak olursanız? Evet biter bu kitap gercek bir hayat öyküsü ise ve yazarı Sinan Akyüz ise biter. Sinan Akyüzün okuduğum 5.kitabi ve bu da diğer kitapları kadar etkileyici ve güzeldi bence. Ve bir kez daha anlıyorum ki bütün dünya biz Müslümanlar dan nefret ediyorlar.
Ben AmirSinan Akyüz · Alfa Yayıncılık · 2023638 okunma
Hafızamızın, biz yaşlandıkça fazla yük taşımak istemeyen huysuz bir yük hayvanı gibi attığı ağırlıklar en sevmediği yükler midir, en ağırları mı yoksa en kolay düşenler mi?
Kitap şöyle bir paragrafla başlıyor: “Ayemenem’de mayıs, sıcak ve bungun geçer. Gündüzler uzun ve nemlidir. Irmak ufalır, kara kargalar sessiz, toz yeşili ağaçlarda, parlak mangolardan karınlarını doyurur.” Bunu yazmadan, yazarın dilini nasıl ifade edebilirdim bilmiyordum. Dili bu kadar lirik, bu kadar şiirsel ve güzel çok az yazarla
Sen ne zor bir kitaptın öyle... Defalarca yarıda bırakmaya kalkıp az sayfa kaldı burda bırakılmazlarla devam ettiğim kitap sonunda bitti... 23 Gün sonunda görev başarılı!
Matruşka bebekler gibi hikayenin içinden hikaye çıkıyor. Gerçek mi yoksa hayal mi/masal mı arasında gitmekten serseme döndüm okurken. Bahsedilen kişiler gerçek; İsmail Şah, Ekber Şah, Yavuz Sultan Selim ama bir kısmı da tamamen hayali Argalia, Kara Göz, Ayna.. O kadar karman çorban bir anlatım ki, halbuki çok heyecanlı bir şekilde başlamıştı. Hindistan'da tahtında hakkı olduğunu savunan bir gezgin, Ekber Şah'a olayları anlatmasıyla başlıyor, ona ulaşmak için yolda akka-tukkalar çeviriyor ama kalan 330 sayfa boyunca hep masal dinliyoruz. Sürekli nerde olduğumuza adapte olmaya çalışmaktan koptum. Hint edebiyatından bayağı bir süre uzak durmayı düşünüyorum.
Köln'de her yıl insan hakları haftası kutlanır. Her yıl kutlanır olmasını sağlayan, 2014 yılının ilk günlerinde kaybettiğimiz ve ömrünün sonuna kadar da insan hakları aktivisti olarak kalan Adnan Keskin dir. Adnan, 80`li yıllarda cezaevinden tünel kazarak firar eden ve ikinci firarından sonra yurt dışına çıkıp, ömrünün sonuna kadar Köln`de
Kitabın başında üç tane Kuran ayeti var. Bunlar;
*Bir adam öldürdüler ve aralarında tartıştılar. (Bakara, 72)
*Körle gören bir olmaz.(Fatır, 19)
*Doğu da Batı da Allah'ındır. (Bakara, 115)
Kitabın özeti gibiler.
Kitap bir ölünün ağzından başladığı için acaba kandan dolayı mı adı, Benim Adım Kırmızı diye merak ettim ama okudukça kitabın bir
Buyrun size iki masal. Üstelik masal içinde masal. Biri masal olamayacak kadar gerçek diğeri ise gerçek olamayacak kadar masal. Ama her bir masal da bizzat yaşanmış. Acıtmış, yıkmış, yakmış, dağıtmış ve izleri hâlâ acıtmaya devam ediyor.
Murat Durmaz Murat Durmaz’dan okuduğu ikinci kitap bu. Sürgün kitabını okuduğumda da anlamıştım yüreğiyle
Hakikate ulaşmak konusunda artık aşılacak bir merhale bulamayan kozmik diyarların insanüstü varlıkları için son derece falan feşmekân, fındık fıstık ve de tırı vırı yerler sayılan akıl hastaneleri de lobotomi yasaklandıktan ve antidepresan devriminden sonra iyice heyecanını yitirmiş, gaipten ses işitenlerin kaynakları kurutulmuş, antenleri kırılmıştı. Hayat olabildiğince sıkıcılığı ve sıradanlığıyla sürüp giderken yani hasta koğuşları melankoli, vesvese yahut ruhi bunalımın pençesindeki çıtkırıldımlarla dolup taşarken, birden o ortaya çıktı ve peşinde dolanan çirkin mi çirkin yedi gözlü kara canavarıyla bilinen uzayın ötelerinden ilgiyi dünyaya celbetti. Madde dünyasının sırlarını yemiş yutmuş, düşünce hızında seyahat edebilen, kimi elektrik biçiminde, kimi bir kavramın kendisi olmayı başaracak kadar sırra vakıf olmasına rağmen birbirinden bir değişik, birbirinden bir garip varlıklar da ilahi hikmete dair bir sufle yakalamak namına onun seanslarına sökün etti. Onun adı Feyza’ydı ve nasıl demeli kelimenin tam anlamıyla zırdeliydi.
Bram Stoker'ın 1897 yılında yayınlanan gotik korku romanı Dracula’yı bilmeyen yoktur. Dracula, Stoker’ın bir kurgu karakteri olmasına rağmen -aralarında benim de bulunduğum- birçok kişi, geceleri kana susamış halde tabutlarından çıkan vampirlerin varlıklarına inanır ya da inanmak ister. Hatta keşke vampir olsam diyen, vakti geldiğinde vampir
- Yıl 1914 Takvimler 3 Kasım'ı gösteriyor, İngiliz Donanması Çanakkale'nin dış istihkâmlarını bombalıyor bu durum Çanakkale Savaşı'nın başlamasına sebebiyet veriyor.
9 Ocak 1916'ya kadar mücadele devam ediyor.
Savaşta, Türk ordusunun en seçkin birlikleri ve subayları yer alıyor.
Çanakkale Batı empervalizmine karşı sıkı bir
ANKA
YEMEK BİRLEŞTİRİR
6 ŞUBAT
Ne denir bilmiyorum.
Korku filmlerinde izlerdik bu sahneleri.
Çaresizlik ne yapacağınızı bilememe,
korkuyla yaşamak ne zor.
#kitapyorumu #seldaileoku
#hizmetçi
#hizmetçininsırrı
KAPALI KAPILAR ARDINDAN HERŞEYİ GÖRÜR.
BU MÜKEMMEL EVİN TEK BİR KURALI VARDI:
SAKIN KAPALI KAPILARIN ARDINA BAKMA...
.
Üçüncü kitap çıkmadan sonunda okuyabildim çok şükür. İki kitabı iki günde bitirdim. Ayrı ayrı yorumunu yapmayacağım. İki kitabı birlikte baz alacağım.
.
İnsanın başına ne
#kitapyorumu #seldaileoku
#hizmetçi
#hizmetçininsırrı
KAPALI KAPILAR ARDINDAN HERŞEYİ GÖRÜR.
BU MÜKEMMEL EVİN TEK BİR KURALI VARDI:
SAKIN KAPALI KAPILARIN ARDINA BAKMA...
.
Üçüncü kitap çıkmadan sonunda okuyabildim çok şükür. İki kitabı iki günde bitirdim. Ayrı ayrı yorumunu yapmayacağım. İki kitabı birlikte baz alacağım.
.
İnsanın başına ne