Kemal Tahir, (Kurt Kanunu'nda) Kara Kemal'e geçmiş olayları yorumlatırken bir ayıklama yapmaz, işlevsel olanın yanı sıra, Türkiye ile ilgili, ama romanla hiçbir ilgisi olmayan çeşitli olaylar ve sorunlar hakkında kendi görüşlerini söyletir ve böylece gereksiz bir sürü belgeyi, bilgiyi ve yorumu metne katmaktan kendini alamaz. Sözgelimi
Sayfa 203 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okuyor
Entropy, Second Law of Thermodynamics and Black Holes
Kara Deliğin alanının azalmama özelliği, entropi adı verilen ve bir dizgenin düzensizliğini ölçmekte kullanılan fiziksel niceliği çok andırmaktadır. (Sayfa 113) Princeton'dan Jacob Bekenstein adlı bir araştırma öğrencisi, olay ufkunun alanının kara deliğin entropisinin bir ölçüsü olduğunu öne sürdü. Eğer bir kara deliğin entropisi varsa o zaman ısısı da olmalıdır. Belirli bir ısısı olan bir cisim de belirli miktarda ışıması, yani radyasyon yayması gerekir. ( Sayfa 115) Ama tanımları gereği kara delikler hiçbir şey yayınlamalıdır. Şu halde kara deliğin olay ufkunun alanını, o kara deliğin entropisi olarak yorumlanamayacağı anlaşılıyordu. (Sayfa 116) 1973 yılının Eylül ayında Moskova'yı ziyaret ederken kara delikleri Zeldovich ve Starobinsky adlı iki Sovyet uzmanla tartıştım. Kendi eksenleri tarafında dönen kara deliklerin tanecik mekaniğinin belirsizlik ilkesine göre parçacık üretip yayınlamaları gerektiğine beni ikna ettiler. Hesabı yaptığım zaman kendi etraflarında dönmeyen kara deliklerin bile kararlı bir hızda parçacık yaratıp yayınlamaları gerektiği sonucunu şaşırarak ve öfkelenerek buldum. (Sayfa 117) Beni sonunda ikna eden şey, yayınlanan parçacıkların ışık yelpazesinin sıcak bir cisiminkiyle aynı olduğu, ve kara deliğin termodinamiğin ikinci yasasının zorlanmasını tam önleyecek bir hızda parçacık yayınladığının ortaya çıkması oldu. (Sayfa 117)
Sayfa 117 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hayal etmeyi seviyorduk ancak bir o kadar da gerçekleri duymak istiyorduk. Yalana başvuruyorduk fakat bir o kadar da doğrunun peşindeydik. Ölümüne korkuyorduk ancak kendi içimizde bir o kadar da cesaretliydik. Bizler siyah ile beyazın karışımı olan griydik esasında. Ne tam kara olabiliyorduk ne de tertemiz, bembeyaz bir sayfa açabiliyorduk hayatlarımızda.
* “En ağır silleleri vursa da kader; Ezilir belki ama eğilmez başım.” *Hastane Şiirleri (Hospital Sketches): İngiliz şair, editör, eleştirmen William Ernest Henley’nin (1849-1903) kitabı. Gençliğinde eklem iltihabından ötürü bir bacağı kesilen şair uzun bir hastane/tedavi sürecinden geçmek durumunda kalır. En ünlü eseri, bu ruhsal durumunun
Sayfa 325 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Beni büyük bir şaşkınlığa düşürerek, sayfa şu sözcükler­le başlıyor: «Goethe ile Şeytanı».
EFELYA ROMANI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ... Film Yönetmeni Sinan Tabanlı yazdı... Genk / Belçika Arada su gibi içtiğim Kürk Mantolu Madonna'yı saymazsak eğer uzun zamandır Türk diliyle yazılmış bir roman okumamıştım, Mehmet Ağabey'in Efelya'sı elime geçene dek. Ortalık herhangi bir moral çerçevesi olmayan sığ, karanlık tarafçı bohem
Reklam
EFELYA ROMANI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ... Film Yönetmeni Sinan Tabanlı yazdı... Genk / Belçika Arada su gibi içtiğim Kürk Mantolu Madonna'yı saymazsak eğer uzun zamandır Türk diliyle yazılmış bir roman okumamıştım, Mehmet Ağabey'in Efelya'sı elime geçene dek. Ortalık herhangi bir moral çerçevesi olmayan sığ, karanlık tarafçı bohem
10 Sayfa İçinde Bölünmüş Dizelerin Toplamıdır Bu Alıntı
Uzun sessiz ölüyü yıkadılar. Direnmedi. Anısı tükenmedi. Sürdü. Ölüyü yıkadılar. Direnmedi. Anısı sürdü. Tabutuna koydular. Direnmedi. İmam yakardı, el kaldırdık. Sordu. İyidir, dedik. Omuzlarımıza aldık götürdük. Tabutu gıcırdadı. Zorla götürdük. Götürdük, el bagladik. Namazını kıldık. Er kişi niyetine. Çitlembik ağaçlarını gördük. Aldık. Götürdük. Gömütüne getirdik. Toprağa koyduk. Yağmurdu. Islandık. Kazıcılar oradaydılar. Kazdık. Korktuk ve ağladık. Toprak kara ıslaktı. Yakardık. Açılan çukuru gördük. Derindi. Tabutu tuttuk. Tahtaları koydular. Tabutu indirdik. Ağladık. Toprağı ellerimizle attık. Ağladık. Ölüyü gömdük.
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Sadece düşündüğünü söyleyen ve söylediğini de yapan bir adamdı." (Sayfa 158) " Size daha önce de söylediğim gibi, en önemlisi sabır göstermek. Umudu yitirmeden, düğümlerin tek tek çözülmesi gerek. Gerçi durum umutsuz gibi görünebilir, ama er ya da geç kaçmış ilmeği bulmamız gerekiyor. Zifiri karanlıktayken, gözlerin karanlığa alışana dek oturup beklemekten başka yapabileceğin bir şey yoktur." (Sayfa 331) "Sanki, böyle yazmakla, dağılan yaşamımın parçalarını birbirine bağlıyordum." (Sayfa 331) "Lütfen hep yaptığımız gibi olayları gereğinden fazla ciddiye alıp kara kara düşünmeyin. Bizler, yani hem normal olan, hem de normal olmayan insanlar, kusurlu bir dünyada yaşayan kusurlu kişileriz. Banka hesaplarının mekanik doğruluğu ile yaşamıyoruz ya da çizgilerimiz ve açılarımız iletiki ve cetvelle ölçülür cinsten değil. Haklı değil miyim?" (Sayfa 344) "Olaylar doğal akışına bırakıldığında, zaten gitmeleri gereken yere giderler. ne kadar çabalarsanız çabalayın, insanlar kırılmaları gereken zaman geldiğinde kırılacaklar. Hayat böyle. Belki size kürsüden vaaz veriyor gibi görünebilirim, ama sizin de böyle yaşamayı öğrenmenizin zamanı gelmiş demektir. Yaşamı istediğiniz biçime sokmak için çok çaba sarf ediyorsunuz. Eğer bir akıl hastenesine düşmek istemiyorsanız, yüreğinizi biraz daha açmanız ve kendinizi olayların akışına bırakmanız gerekli." (Sayfa 345)
Doğan KitapKitabı okudu
Atatürk'e mektup
Atatürk Sen gideli Neler oldu bu vatanda bilsen Kara çarşaflılar çember sakallılar Bereliler doldurdu köyleri, şehirleri En güvendiğin kişiler Senin ülküne ihanet ettiler Ve sonra utanmadan
396 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.