“İşte ordaydım, nihayet Üstat küçük kara kitabını parmaklamaya başladı. Pek kalın görünmüyordu. 150 sayfa kadar sanıyorum.
‘Tören esnasında içki ve sigara içilmemesini talep ediyorum,” dedi Zen.
İçkimi dipledim. Her yerde içkiler dipleniyordu”
Atatürk
Sen gideli
Neler oldu bu vatanda bilsen
Kara çarşaflılar çember sakallılar
Bereliler doldurdu köyleri, şehirleri
En güvendiğin kişiler
Senin ülküne ihanet ettiler
Ve sonra utanmadan
Uçağın bulunduğu bölgedeki nöbetçi asker, kazadan bir gün
önce, hiç tanımadığı bir kişinin, parola vererek bölgeye girdiğini bildirdi. Bu meçhul kişi hiç araştırılmadı. Kara Havacılık Okulu Anket Heyeti, kaza nedeni için, "yüzde 40 pilotaj, yüzde 60 aşırı buzlanma” dedi. Müşterek kanaat raporunu düzenleyen heyet ise, tam aksi görüş
Işığı, görüşünü yormayacak bir biçimde ayarla. Bunu hemen şimdi yap, çünkü okumaya daldığında bir daha yerinden kımıldamak istemeyeceksin. Öyle ayarla ki, okuduğun sayfa gölgede kalmasın, kurşuni fon üzerindeki kara harfler birbirine dolanmasın, fare sürüsü gibi birbirine yamanmasın; öte yandan kağıdın üzerine pek güçlü ışık gelmemesine ve acımasız beyazlığın Güney ülkesinde öğle güneşi vurmuşcasına harflerin gölgelerini kemirerek yansıtmamasına özen göster. Okuma eylemini yarıda kesmesi olası her ne varsa, hepsini engellemeye çalış. Tiryakiysen, sigaran elinin altında olsun, küllüğün de öyle. Daha ne kaldı? Çişin var mı? Tamam, sen bilirsin.
Arabaları Topkapısı’ndan geçip Divan Yolu’nda ilerlerken o hâlâ babasını düşünüyordu. Ayasofya önünde birbirleriyle vedalaştılar ve Bünyamin gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç’e indi. Bir kayığa binip Galata’ya geçti. Karaköy iskelesinden Yelkenci Hanı’na koşarak gittiğinde evlerinin yerinde yeller estiğini gördü. Yeniçerilerin paramparça
Geçmişim, olmayı başaramadığım her ne varsa onlarla dolu. Uçup gitmiş anlardaki duyguları bile özlediğim yok:Duygu şimdiki zamana muhtaçtır;o an geçtikten sonra sayfa kapanır ve hikaye sürer, öykü ise biter.