Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ömrünüz yettiği takdirde Britanya Müzesi' nde ki bütün kitapları okuyabilir, gene de tam manasıyla "kara cahil" , hiçbir şekilde eğitilmemiş bir kimse olarak kalabilirsiniz; iyi bir kitaptan, harfi harfine, yani gerçek manasını kavrayarak on sayfa okuduğunuz takdirde ise, bir ölçüde, her zaman için eğitilmiş bir kimse olarak görülebilirsiniz. Eğitilmiş olma ile olmama arasındaki fark, (yalnızca insanları zihni bakımdan eğitmek söz konusu olduğu zaman) okuduğunuz şeyin gerçek manasını kavrayarak okuyup okumamanızdan ibarettir.
Bütün bölüm özeldi, güzeldi, bölemedim...Sayfa 13-14-15
Çok akıllı olmadım hiç. Yanlış atlara çok oyunlar oynadım. Kulağımdan kar suları eksik olmadı. Sürüden ayrılan koyunları sevdim hep... Bir de kendi bacağından asılmayanları... Kendimle yaşadım en büyük kavgalarımı... İçimdeki ikizler tahterevalli oynadı hayatla; ben seyrettim. Dışardan bakanlar kah öyle bildiler, kah böyle... Bense adalar
Sayfa 13 - İmge kitapeviKitabı okudu
Reklam
Ömrünüz yettiği takdirde Britanya Müzesi’ndeki bütün kitapları okuyabilir, gene de tam manasıyla “kara cahil”, hiçbir şekilde eğitilmemiş bir kimse olarak kalabilirsiniz; iyi bir kitaptan, harfi harfine, yani gerçek manasını kavrayarak on sayfa okuduğunuz takdirde ise, bir ölçüde, her zaman için eğitilmiş bir kimse olarak görülebilirsiniz.
#NâzımHikmetRan - MEŞİN KAPLI KİTAP 835 Satır, 1921, Sayfa: 176-178
Yaldızlı meşin kabı Paralanmış kitabı, Ay altında dün gece Deli bir derviş gibi, Mumu sönmüş, rahlesi yere devrilmiş gibi, Okudum saatlerce.. * Yaldızlı meşin kabın
Sayfa 176Kitabı okudu
Bencillik
Büyük bencillikler şöhret ve aşkla tatmin olur fakat büyük dertler ve ıstıraplar, şöhretler ve ilaçlar kalabalığında sevgi ve âşk sıcağında nasipsiz kalır. Dünyayı başka bir renk ve biçimde anlayan düşünce kendini gaybi nehirlerin kaynağı ve garip esintilerin sahrası olarak bulur, yalnız ve yalnız tanıdık arayışındadır. Ruh akrabalığı bu kaynaklanışta yabancı kalmış ruhların ihtiyacıdır. Yabancılık uçsuz bucaksız varlık alemini boğucu bir darboğaz haline getirir. Dar ve karanlık hücrede tek başına hapse mahkûm olan kimsenin hücresinin tavanı, tanıdık birinin getirildiğini duyunca göğe kadar yükselir ve duvarları her yandan yeryüzü ufuklarının ötesine kadar uzaklaşır ve mahkûm, zindanını dört yönden onunla sınırlı tanıdık bir iklim olarak bulur! Mesaj sahibi olan ruh ne mürit ister ne âşık. Ömür güzergahında bekleyen gözlerle durur. Varlığı tanıdık birini çağıran bir sesleniştir. Hayatı boşuna gelip geçen bu mükerrer, mesuliyetsiz, bekleyişsiz ve ıstırapsız yüzler kalabalığında alışılmışve mahrem bir akraba yüzü bulma ümidinde hayret dalgasına düşmüş bir bakıştır. İki gözü bu sığınaksız dünyada tıpkı annesini kaybetmiş iki çocuk gibi ne yapacağını bilmez haldedir. Evet ne mürit, ne âşık tanıdık. Nitekim şirk cahiliyetinin pis ve kara anlayışlarından gizli, mahremi olduğu yeşil hurmalıkların ıssızlığında bir aslanın dertli ruhu sükûna erebilir ve bir yabancının boğazında feryat edebilir. Ali Şeriati - Çöle İniş sayfa: 88 Fecr Yayınları
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
Reklam
Birinci sayfa "Şakalar" köşesindeki "Çoban Köpekleri" başlıklı yazıda, Markopaşa'daki eski havanın bulunamama nedeni anlatılıyor, söz okuyucuya bırakılıyordu: Sevgili okuyucularım: İhtimal Markopaşa'da alıştığınız eski havayı bulamayacaksınız. Evet bu esen, o eski kara yel değildir. Şimdi bir bad-ı meltem yüzünüzü okşuyorsa biz de ferahlamış, serinlemiş olacağız. Eee mevsim mevsimdir bu hayat … Ne olursa olsun "Niçin eskisi gibi yazmıyorsun?" diye soracaklar da bulunabilir. Onlara bir hikaye ile cevap vereyim: "Adamın biri bir köy evine gece yarısına misafirliğe gider. Malum, köy evlerinin helası dışardadır. Gece dışarı çıkmak ister. Bir de bakar ki, kapının önünde koca bir çoban köpeği yatıyor. Daha kapıyı açarken, iri köpek hırlar. Korkudan dışarıya çıkamayan misafir, sıkışık durumda da kaldığı için kundaktaki çocuğun bezlerini kullanır. Sabahleyin uyanan ev sahipleri çocuğun yiyemiyeceği haltı görünce şaşarlar. O zaman misafir: - Koca köpek kapıda durdukça bu çocuk daha çoook işler yapar der. Biz yazmasına yazarız, yazarız ama...
460 öğeden 391 ile 400 arasındakiler gösteriliyor.