Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hava, gelip geçen fırtınayla dolu. Canlandı her şey, ve bir cennet ferahlığında solmakta Leylak, bir tazelik akımını çekmede içine Her yana dağılmış mor salkımlarıyla Hava değişimi diriltti her şeyi, Doldurmada çatı oluklarını yağmur; Fakat gitgide aydınlığa doğru değişmede gök Kara bulutların ötesi masmavi Sanatçının eli daha bir güvenle Arındırmada her şeyi tozundan, kirinden; Yaşam, gerçeklik ve olup bitenler Yepyeni çıkmada onun atölyesinden Yaşanmış yarım yüzyılın anıları Gelip geçen fırtınayla tersine dönmede şimdi, Yüzyılımız çıktı vesayetinden onun Geleceğe yol açmanın zamanı geldi Yeni yaşamın yolunu arındıracak olan Artık sarsıntılar ve dönüşümler değildir; Bir şeylerle alevlenmiş ruhun İçtenliği, fırtınaları ve cömertliğidir...
Hepsi Mem için ağlıyorlardı; Her biri bir makamla sızlıyordu. O kara giymişlerin siyah topluluğu, Coşup taşan bir buluta benziyordu. Gül rengi yanaklardan o kadar, Birlikte kanlı gözyaşları dökülürdü ki Sanki ilkbahar mevsiminde, Gül bahçelerine yağmur yağıyordu. ~~~~~~~~~~~~~ Bi'l-cumle ji bo Memi dinalîn Her yek bi meqamekî dikalîn Telpê reşê wan siyahpoşan Reh şubhetê 'ewrekî xuroşan Ewçende ji'arizêd-i gulgûn Vêkra diwerîn sirişkê pirxûn Goya ku di feslê nûbiharî Baran-i li gulşenan dibarî
Reklam
Bu kar da, bu kış da geçer, elbet yine bahar olur, "Leyl" inat etse de gider, doğan vakit "nehar" olur Güneşe kar mı dayanır, ey en güleç güneş yüzlüm? Sesin buzullara çarpsa buzullar târümar olur. Tohum fışkırır topraktan, müzikle başlar her yağmur, Şiirli bütün düşlere çiğdem sesler medar olur. Tırpanı parlayan sevgi kara günün saçlarını bir vuruşta kesip atar, gülümseyen didar olur. Gece bir ishakkuşuyum, gündüzse bir kırlangıcum Ötmesini, uçmasını bilmeyene gün dar olur. Yarim çağırsam saçların seyirtip üstüme gelir. Tutamlasam özüm yanar, tutmasam bana ar olur
Siyah ve kırmızı Sana aşık olmak Hayatımda umduğun narin ufkulara bağlanmak gibi Tenin tenime değdiği zaman gül parfümü kokardı Üstüme sinerdi üstüm sen kokardı Sana karşı her bağrışım senden her ayrılışım Diken batarcasına yüreğimde kan akıtırdı Seni sevmek âdeta bir gülü sevmek gibidir Seni düşlediğim her an Seninle birbirimize kurduğumuz her vakit Sadece bir nefes mesafesiyle kalan dudaklarımız Hazlığımızı arttırdığı her saniye içim tutku dolardı Gözlerimiz karşı karşıya geldiğinde kurulan temas Âdeta bir yağmur damlasının yer yüzündeki su birikintisine düşmesi kadar huzurlu... Ayrı kaldığımız her gün üzerime çöken kara bulutlar İçim sıkıntı dolardı,çaresiz kalırdım Alışılmışım sendin Şimdi ise sana ait geride kalan siyah mücevher yüzük ve eski bir siyah beyaz fotoğrafın Kullaklarm da çınlıyan kahkahaları.. Hasretimin altında bırakıyor
Geceleyin ormanda ...
Gökyüzünde burgaçlanan bir şeyler vardı. Kara bulutlar arada iç geçiriyor, sonra zifiri karanlığın ortasında bir şey, ak bir gölge gibi, insanın gözünü yalayıp geçiyordu. Orman her yerinden nefes alıyordu. Orman, başlı başına bir ciğere dönüşmüş nefes alıyor, sağda solda gizli gözler seziliyordu. Yağmur uğultusu vardı sonra. Sanırsın bir at sürüsü.
Sürya: (Göksel Tanrılar) Güneş yuvarlağını belirtir, güneşi simgeleyen tanrılar içinde en belirli olanıdır. Sürya'ya on kadar ilahi sunulmuştur. Sürya'nın gözünden, çeşitli yerlerde bah­ sedilirse de o, daha çok *Mitra ve *Varuı;ıa'nın, *Agni'nin ve başka tannlann gözü olarak anılır. O, her şeyi ve her yeri gö­ rendir; bütün
Reklam
Kadim Türkçede, sihrin bir adı da, yat’tır. Fakat, bu sihir bilhassa, yat taşı namı verilen yeşim taşının kutsiyetine istinat ediyor. Yada/Cada taşı gibi tabirler, hep bu yat kelimesinden gelir (Fransızcası Jade). Yat taşına, yağmur taş ve hacer-ül-matar derler. Gû ya bunu Hazret-i Nuh, oğlu Yafes'e, o da oğlu Türk'e vermiş. Bu taşm birçok hâssaları var. Suya konulursa, yağmur yağar; atın yelesine asılırsa, seyahat esnasında serin bir rüzgâr eser; bir beze sarılıp da yangına atılırsa, yangın derhal söner ve hattâ İçinde sarıldığı beze ateşten ufak bir zarar bile gelmez. Bu taş vasıtasiyle, kar ve dolu yağdırmak yahut kötü havayı iyi havaya çevirmek mümkündür. Yüzük kaşı, kemer kaşı bundan yapılırdı. Zâten kaş, esasen bu taşın ismidir. Kâşgar'da beyazına ak kaş, siyahına kara kaş derler. Şamanlar bu taş vasıtasiyle çok işler yaparlar, cinleri kovarlar, hastaları tedavi ederler. Bu taşı istimal eden samanlara, yadacı namı verilir.
‘…güneşin doğuşunu seyredeceğim, geçmişimi unutacağım bir oda. Ne o, ne de onun kara gözleri.
neyin varsa alıp gel, yurda kara talihten bahsedelim göğsümüzün üstünde ağaç gibi dinelen acılardan konuşalım ...gök bayrak, gök çadır, türküleri andıran o yalnız kavga damlarına yağmur serilen evlerin duldasında ağlaşır çekik gözleriyle asya'nın son kuşları omzumuzu bir başkasına berkitip hınçla saf tutarız haksız beyannamelere karşı
Şu dağların meşeleri karanlık, Etekleri olur çayır çimenlik Kızanlarla burda eder yarenlik, “Sarı Zeybek şu dağlara yaslanır, Yağmur yağar, pusatları ıslanır”.Sarı Zeybek şu dağların eridir, Dağlar onun bütün yoğu varıdır. Kendi sarı, bindiği at dorudur; Attan inip şu dağlara yaslanır, Gözü dalar, bakışları puslanır.Sarı Zeybek dağdan dağa
Reklam
Hayvanların evcilleştirilmesi
Evcilleştirilmiş türlerden birinin ister atası olsun, ister olmasın büyük, memeli, yaban, kara hayvanlarının en bol olduğu yer Avrasya'dır. Avrasya'nın, başka pek çok bitki ve hayvan grubunu oluşturan türlerin sayısı bakımından başı çektiği gibi evcilleştirilebilecek hayvan adaylarının sayısı bakımından da başı çektiğini, 72 türe sahip
344 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
gerçekler duvardaki çatlaklardan dışarı mutlaka sızar...
~~~Beklersin. Ümit dolu dakikalar ve ümitsizlik dolu günler boyunca beklersin. Bazen sadece beklersin, bundan daha aşağılayıcı bir şey daha yoktur~~~ Malamud'a hem Pulitzer Ödülü hem de Ulusal Kitap Ödülü kazandıran bir klasik olan "Tamirci, karısı tarafından terk edilen ve Rus kasabasında yaşayan, genel bir tamirci olarak çalışan ve
Tamirci
TamirciBernard Malamud · Kafka Kitap · 20131,159 okunma
Dizi | Son Yaz
𝐘𝐨𝐤 𝐲𝐚𝐧𝐢 𝐬𝐨𝐧𝐮 𝐨𝐥𝐦𝐚𝐲𝐚𝐧 𝐝𝐢𝐩𝐬𝐢𝐳 𝐛𝐢 𝐤𝐮𝐲𝐮𝐲𝐚 𝐝𝐮𝐬𝐮𝐲𝐨𝐫 𝐠𝐢𝐛𝐢𝐲𝐢𝐦. 𝐘𝐞𝐭𝐞𝐫 𝐚𝐫𝐭ı𝐤 𝐛𝐞𝐧 𝐲𝐞𝐫𝐞 𝐜𝐚𝐫𝐩𝐦𝐚𝐤 𝐢𝐬𝐭𝐢𝐲𝐨𝐫𝐮𝐦 𝐀𝐤𝐠𝐮𝐧. 𝐕𝐚𝐫𝐬ı𝐧 𝐜𝐚𝐧ı𝐦 𝐲𝐚𝐧𝐬ı𝐧 𝐤𝐨𝐥𝐮𝐦 𝐤ı𝐫ı𝐥𝐬ı𝐧 𝐮𝐳𝐮𝐥𝐞𝐲𝐢𝐦 𝐲ı𝐩𝐫𝐚𝐧𝐚𝐲ı𝐦 𝐚𝐦𝐚 𝐚𝐫𝐭𝐢𝐤 𝐛𝐢𝐭𝐬𝐢𝐧 𝐬𝐮 𝐛𝐞𝐥𝐢𝐫𝐬𝐢𝐳𝐥𝐢𝐤 𝐲𝐚. -Yağmur Kara
Ey şiir ne çok acı var içinde...ne çok kırılmış kalbin
GENELEV MEKTUPLARI I. Tenime yabancılaştım, etime Göğsüme kollarıma kalçalarıma Bacaklarıma yabancılaştım. Saçlarım o eski güzelliğini Çoktan yitirdi
Sayfa 30 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okuyor
Masal
Doğuda bir baba vardı Batı gelmeden önce Onun oğulları batıya vardı Birinci oğul batı kapılarında Büyük törenlerle karşılandı Sonra onuruna büyük şölen verdiler Söylevler söylediler babanın onuruna Gece olup kuştüyü yastıklar arasında Oğul masmavi şafağın rüyasında Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.