Karayel! Hem de yıldız karayel! Sen bilmezsin bu deli rüzgârı... Karadeniz'i yayık gibi çalkalar bu rüzgâr. Kaç gemicinin canına kıymıştır, kaç geminin, kaç vapurun!...
Herkese merhaba,
Kolera Günlerinde Aşk.
Gabriel Garcia Marquez tarafından yazılmış eser olur kendileri. Kitaba başlamadan önce küçük bir araştırma yapmıştım. Çok güzel incelemeler okumuş, kitaptaki aşka hayran olan çok kişi görmüştüm. Bu sebepten kitabı hemen okumaya özen gösterdim. An itibari ile de bitirdim. Size kitabın konusunu, olay örgüsünü
İşe gitmek için erken kalkanlar!
Okumadan güne başlayamayanlar!
Keşke ders çalışmak olmasa da okusam diyenler!
Kitap fiyatlarından dert yananlar!
Uykusunu alamayanlar!
Bu havada yataktan çıkmaktan nefret edenler!
Bulutlu bir Karadeniz sabahından hepinize kucak dolusu günaydınlar! ☕📖🌦🍂
Nazım Hikmet’i azıcık da olsa anlayacak kudrette gibiyim de anlatacak kudrette değilim. Olamadım olamıyorum ! Şairler şiirlerini bazen şiir yazmış olmak için yazmış olsa ne kadar kolay olurdu. Saçma sapan oldu değil mi temennim? Hani diyorum , sadece okusam , meraklanıp detayına inmesem , ne kadar kolay. Ruhun dinlensin, beynin
Bir inceleme yazdım, çünkü canım inceleme yazmak istiyordu. Yazmaya koyulmak için bunun yeterli bir neden olduğuna inanıyorum. İnsan doğuştan uyduran bir yaratık değil midir zaten?
"İnsan doğuştan uyduran bir yaratıktır." (s. 697)
Umberto Eco sağolsun. Onun canı bir roman yazmak istemeseydi ve yazmasaydı, ben bu incelemeyi biraz zor
Sessiz sedasız insanlardan uzak bir Karadeniz köyünde geçen ilgi çekici bir şekilde kitaplarla dolu bir evde yaşayan Ahmet Arslan’ın çok insanın hayalini kurduğu bu yaşamının altında psikolojik öğelerin ağırlığını ve aşkı hissettiğiniz bir roman. Kahramanımız o kadar âşık olacak ki tüm yalnızlığını ve hislerini ölse bile bir mektupla aktaracak. Fakat yine de insan daha fazla bir bağlılık arıyor. Rusya’ya uzanan yürek burkan bir aşk hikâyesi birden cinayetin önüne geçiyor. Kısacası sürükleyici, insan duyguları olmadan yaşayabilir mi dedirten bir Roman…
çok tuhaf bir ülkede yaşıyoruz. yengesiyle ilişki yaşayan (Aşk-ı Memnu), otel odasında gayrimeşru ilişkiyle çocuk sahibi olan (no:309),
annenin kızlarını pazarladığı (fazilet hanım), evli erkeği ayartan (ufak tefek cinayet), 1 kadına 7 kişinin tecavüz ettiği (fatmagül),
kadını eve kapatıp döven, tecavüz eden (sen anlat karadeniz), kadını sürekli itip kalkan, bir erkeğe mecbur eden (sefirin kızı) gibi dizilerin oyuncuları, yapımcıları ve yönetmenleri ülkede olan her türlü sapkınlıktan/sapıklıktan sonra UTANMADAN kınama mesajı yayınlayabiliyor. İnsanların bu kirli duruma gelmesindeki bir numaralı aktör sizsiniz.
İlk sayıda olduğu gibi bu sayıyı da keyifle okudum. Türkülerin tarihini, hikayesini ilk sayfalarda anlatıyor. Geçen sayıda "Ah Bir Ataş Ver" türküsünün hikayesi, bu sayıda "Sami Efe'nin Destanı"nın hikayesini okudum. "Ozanlarımız" başlıklı bölümde Ali Ekber Çiçek'in vefatının 11.yıl dönümü ile alakalı yazı yayınlanmıştı. Ali Ekber'in yaşam hikayesini anlatıyor. Sonraki sayfalarda Karadeniz müziğinin temsilcisi Resul Dindarla röportaj var. Türkülerle iz bırakan filmler konusunda ise Eşkiya filmi yer alıyor. Filmden sonra müzik aletlerinin yapımında tarihini geçmişini anlatıyor. Bu sayıda kemençeyi Erkan Ketenci'den kavalı ise Sinan Çelik'ten okuyoruz. Sayın'ın son sayfalarında ise zeybeklik kültürünü ve en çok dinlenen 10 türküyü aktarmışlar. Kısacası okuması çok keyifliydi. İster tasarım olsun ister çizimleri olsun oldukça başarılı bir dergi. Diğer sayılarını da okumayı düşünüyorum. Buram buram tarih kokan bir dergi. Keyifli okumalar.
İşe gitmek için erken kalkanlar!
Okumadan güne başlayamayanlar!
Keşke ders çalışmak olmasa da okusam diyenler!
Kitap fiyatlarından dert yananlar!
Uykusunu alamayanlar!
Bu havada yataktan çıkmaktan nefret edenler!
Soğuk bir Karadeniz sabahından hepinize kucak dolusu günaydınlar! ☕️📖❄️
Umberto Eco'nun "Gülün Adı" kitabımız yazarın hayatı, çevirmenin hayatı ile başlayıp içindekilerle devam etmektedir. Kitabın içi:
-Açıklama
-"Gülün Adı" üzerine
-Yeni baskıya not
-Doğal olarak bir el yazması
-Not
-Öndeyiş ve 7 günden oluşup sonrasında Gülün Adı üzerinde Umberto Eco'nun açıklamasıyla bitmektedir. Ayrıca