Birisi en güzel boyaları boca etse, karakalem bir resim kadar haz vermeyebilir.
Halil cibran'ı sevdiğini söyledin. Onun lafıyla başlayayım. "İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil gösteremediğindedir. Birini tanımak istersen dediklerine değil, demediklerine kulak ver," demiş.
Sayfa 389Kitabı okudu
Kaşları asla bir kırlangıç kanatlanamayacaktı, insan onlara baktığında, boynunun çevresinde resmetmiş olduğu, ayrıca kağıt üzerine de karakalem çizdiği ölü kuş akla geliyordu; evet, o kuş kaşlarının arasında ölmüştü.
Sayfa 284Kitabı okudu
Fatih Sultan Mehmet kafes ardından dinlemeye başladığından beri, Divan-ı Hümayun'u padişaha vekâleten sadrazamın yönetmesi gelenek olmuştu.
Sayfa 94Kitabı okudu
He aşık oldun:)
Yavuz göğüs kafesinde bir hafiflik, aklında kazınan kareler, suratında mutluluk hormonunun tetiklediği bir gülümsemeyle, aşk mı, diye düşündü.
Sayfa 127Kitabı okudu
Karakalem çizdiğiniz resme bakıp; "neden renk yok?" diye sitemde bulunamazsınız.
Kuguduck
Ben bu kitabı bilmeden aldım üstelik kitabın serisinin 3. Olanı:) ama iyi ki almışım dedim, kitap gerçekten olağanüstüydü.
Yavuz, ana karakter; küçük yaşta anne ve babasını kaybeden öldürülmelerine şahit olan genç. İstanbul üniversitesini kazandığı için gitmek zorunda Denizli'li bir delikanlı. Kendisinin İstanbul muhafızı olduğunu bilmeden üzerinde taşımak zorunda kaldığı tılsımlı gömlekle verdiği amansız macera ve kötülerden koruması gerektiği gömleği 4 tılsımı canı pahasına korumaya yemin eder, tabi gerçekleri İstanbul'a yerlerinde öğrenir ve amansız serüven başlar. Peşinden ayrılmayan Karakalem yani kırmızı gagalı karga onun peşini bırakmaz. Anne ve babasının katilide peşindedir. Gömleği ve tılsımı canı pahasına korur fakat beklenmedik depremler olur.
Tarihimizi, geçmişimizi çok güzel anlatılması da derinden etkiledi beni. Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve niceleri. Istanbul'un fethi...
Mutlaka herkesin okuması gereken harika bir seri.
Kitap 3 serilik: 
Karakalem 
Karakalem II 
Karakalem III: Muhafızname
Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar;)
Resimde de, aynı müzikte olduğu gibi kadınları sanatı bir eğlence olarak ve aile içinde gerçekleştirmeleri bekleniyordu. Genç kızların karakalem taslakları çizmesi hoş bir şeydi, ileride çocukların resmini çizebilir, yakınlarına hediye edebilirlerdi. Resimlerin sergilenmesi ve kızların saat okullara gitmesi söz konusu bile değildi ( 1900 yılına kadar kızlar konservatuara alınmadılar).
"Buyurun Güneş Hanım, Korkut Bey sizi Bedesten'de bekliyor," dedi.
Güneş kanatları kırık bir kuş misali kafese teslim oldu.
Sayfa 230Kitabı okudu