Yaklaşık kırk beş gündür Akif' i okuma gayreti içerisindeyiz. Hakkında yazılan kitapların birinden diğerine seyahat ediyor ve tabi ki bu seyahati Safahat kaptanlığında yapmaya gayret ediyoruz. Bu gayreti açıklayacak pek çok cümle içerisinden; Sezai Karakoç' un Mehmed Akif kitabındaki, "Boşuna yaşamadın, boşuna savaşmadın ve boşuna
Sezai Karakoç'u incelemek öyle pek harcım değil. Hakettiği övgü dolu kelimeleri bir araya getirmekte son derece zorlanıyorum.
Etkileniyorum, hayretler içinde kalıyorum. Adeta kelimeleri raksettiriyor. Büyüleyici bir senfoni oluşturuyor.
Değindiği konular, parmak bastığı detaylar o kadar hayati ki, işte sorunumuz bu; bunu tutup düzeltsek her şey yoluna girecek tarzı bir havaya sokuyor. Tabiri yerindeyse gaza getiriyor.
Aslında evet o kadar basit ve imkansız derecesinde de zor. İnsanız sonuçta ve apaçık sorunu düzeltmeye muktedir değiliz.
Karakoç'un da dediği gibi metafizik gerilim yoksunluğundan..
Bizi ateşleyecek, o dokunuşu hayatımıza, dünyaya uygulayacak bir metafizik gerilim eksikliği ne kadar ciddi bir tahribat boyutuna ulaşmış okuyup görelim.
Hangi noktada düştük ve hangi güçle tekrardan hayat bulacağız sorusunun derin, yerinde bir tespiti.