Teselli niyetine kurulan cümleler ya da verilen akıllar, ölüm gibi durumlar karşısında bomboş. Üzüldüğünüzü belli etmek ya da sadece sessiz kalmak kâfi.
Aslında metanet; sizin de başınıza gelene kadar!
Çocukken yaşadığımız hayal kırıklıkları ve üzüntüler, aradan yıllar geçtikten sonra bugünün kötü koşullarında bizi güldürebiliyor. O günleri düşününce bir an için dünyanın en mutlu insanı oluyoruz.
Yaşlanıyoruz... İçimizdeki çocuğun bizden giderek uzaklaştığını bile bile yaşlanıyoruz. Merak ediyorum! Peki ya bugünün hayal kırıklıkları ve üzüntüleri, yıllar sonra aklımıza geldiğinde gülebilecek miyiz çocukluğumuzda yaşadığımız sıkıntılara güldüğümüz gibi?..
Bazen sadece gitmek istersin. Nereye gittiğini düşünmeksizin, neyle karşılaşacağını bilmeksizin sadece gitmek. Ne yalnızlık ne kimsesizlik ne de ölüm korkutur. İstemediğin, hissizleştiğin, giderek nefret ettiğin, gülmeyi ve ağlamayı unuttuğun; birbirinden bencil, gaddar, kindar onca insanla aynı hayatı yaşamaktansa her şeyden kopmak, uzaklaşmak istersin. Kendinle boğuşur, kendine zarar verirsin. Bir başka hayatı düşüncelerinde yaşatır, hayallere dalarsın. Gideceğine olan inancın ayakta tutar seni. Sadece gitmek istersin.
Hayatlarımızı başkalarının istediği gibi sürdürmek zorunda kalırken, sistemin bir parçası olduğumuzu unutup "yaşamak güzel şey" diye kendimizi kandırarak ömür tüketiyoruz.