Fesat düşünmeyelim :))
Ahmet'in sapanla kuş vurme takıntısı varmış. Bu nedenle başka bir şey düşünmüyor, yemiyor, içmiyor, eline geçirdiği sapanla kuşların peşinden koşuyormuş. Bu durumdan rahatsız olan ailesi, tedavi olması için Ahmet'i bir akıl hastanesine yatırmışlar. Uzun süren tedavinin ardından düzelip düzelmediğini anlamak üzere hastane hekimleri toplanmış, genci karşılarına alıp soru sormaya başlamışlar. “Anlat bakalım, buradan iyileşmiş olarak çıkınca ne yapacaksın?” “Kendime uygun güzel bir kız arayacağım." “Çok iyi... Peki, daha sonra ne yapacaksın?" "Onu bulup, anlaşırsam evleneceğim.” “Güzel... güzel, çok doğru bir karar. Peki, evlenince ne yapacaksın?” “Düğün gecesi gelini alıp, yatak odasına çıkacağım.” Hekimler gencin verdiği yanıtlardan durumunun düzelmiş olduğu kanısına varıp, soru sormaya devam etmişler. “Peki daha sonra..." “Onu sevip okşayacağım. Sonra yavaş yavaş gelinliğini çıkaracağım. Sıra külotuna gelince...” . Hekimler gencin artık tamamen iyileştiğini düşünüp son soruyu sormuşlar. “Evet sıra külota gelince ne yapacaksın?” Gencin gözleri parlamış; biraz coşkulu, biraz utangaç bir tavırla heyecan içinde bağırmış. “Külottaki lastiği çıkarıp, sapan yapıp kuş vuracağım."
Hücre arkadaşlarının anlattığına göre, karar gecesi Atıf hoca rüyasında Peygamber Efendimizi(sav) görmüş; "Yanıma gelmek varken ne diye müdafaa karalamakla uğraşıyorsun" diyormuş. Bunun üzerine Atıf Hoca yazdığı savunmayı yırtıp atmış. Layık olduğu makam şahadet imiş, Allah bizi şefaatine layık eylesin...
Reklam
Atmosferin Evrimi
Urey-Efektinin o ilk atmosferde yol açtığı gelişmelere ve sonuçlara baktığımızda, şaşmaz bir yargıya varırız: Biyolojik evrimin başlamasından daha milyonlarca yıl önce, bileşimindeki özelliklerden ötürü o ilk atmosferin içinde, gelecekteki hayatın hangi temel yapı taşları üzerinde kurulacağına ilişkin karar da hazırlanmıştı.
Sayfa 134Kitabı okudu
..."Bu mutsuzluk ülkesinde," diye konuştu birden, "her zaman ya çok sıcak ya da çok soğuk vardır." ...Her şey hiçlikte sallanıyordu. Durağan ve değişmez olduğunu sandığım bu ülke, bu dünya, biçimsiz ve devingen göründü bana...
Sayfa 77 - Sia KitapKitabı okudu
Unutmak elimizde değildi. Karar verip unutamıyordu insan. Affedemediği gibi. Affetmek de elimizde değildi.
Sayfa 459Kitabı okudu
Reklam
...Birbirimize coşkuyla sarılıyorduk. Ama günlük yaşamın değişmez düzeni yeniden kuruluyor ve kendimizi yeniden suskunluğun içinde buluyorduk. Öteki çiftlerin de aynı çöküntüyü yaşayıp yaşamadıklarını sık sık soruyordum kendime.Herkesin aynı durumda olmasından en küçük avuntu duymaksızın olumlu yanıt veriyordum.Oysa, aşkımızın hiçbir aşka benzemeyeceğine inanmış ve bunu temcit pilavı gibi yinelemiş olmam, içinde bulunduğum kargaşayı daha da koyulaştırıyordu...
Sayfa 71 - Sia KitapKitabı okudu
Başlarken;
"...hepimiz herkese karşı suçluyuz." Dostoyevski, Karamazov Kardeşler
Sia KitapKitabı okudu
Pas tutmaz güneşi bir daha getir, ey Kadir Gecesi...
Seçin bakalım ey müslümanlar, bir yanda Kadir Gecesi, bir yanda noel gecesi. Seçin bakalım ey mü'minler, bir yanda ramazan bayramı, bir yanda hıristiyan yılbaşısı. İşte kaderin eliyle bu duruma geldiniz, şimdi seçin bakalım. Kadir Gecesi, işte böyle önemli bir değerlendiriş gecesi, bir karar gecesi ve bir hüküm gecesidir. Belki bu gecedir, belki başka bir gece Kadir Gecesi. Kur'an'ın öğdüğü bir gecedir Kadir Gecesi. Çünkü: Kur'an'ın indiği gecedir Kadir Gecesi.
Evet, ölüm! Diye tekrarlıyordu içimden gelen tanıyamadığım bir ses, bunu söylemekle nasıl bir risk almış olabilirim? Bir ölüm kararı soğuk ve yağmurlu bir kış gecesi, meşalelerin ışığında, kasvetli ve karanlık bir salondan başka bir yerde açıklanabilir miydi? Ağustos ayında, sabahın sekizinde, böyle güzel bir gündü bu iyi yürekli juri üyelerinin böyle bir karar vermeleri imkânsızdı! Ve gözlerim gidip gelip güneşte parlayan güzel sarı çiçeğe takılıyordu...
889 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.