Bir ölüm kararı soğuk ve yağmurlu bir kış gecesi, meşalelerin ışığında, kasvetli ve karanlık bir salondan başka bir yerde açıklanabilir miydi? Ağustos ayında, sabahın sekizinde, böyle güzel bir günde bu iyi yürekli jüri üyelerinin böyle bir karar vermeleri imkânsızdı!
"Kendi seçtiğim yol olacağını bilsem, cehennemin ağzına yürürdüm. Benim adıma karar verilmiş yüzyılı yaşayacağıma, yarın ormanda ölmeyi tercih ederdim."
Reklam
“Hem zaten henüz hiçbir şey görmedin ki. Ormanın gecesi yıldızların gecenin hamağına asıldığı, Ay’ın ağaçların saçlarını okşadığı andaki halini derinlemesine öğrenmeye karar verdiginde, evet, işte o zaman çok güzel şeyler keşfedeceksin”
Sayfa 200Kitabı okudu
"Oysa çocuktum ve ben de herkes gibi olmak istemiştim. Olup bitenler olmamış gibi yapmak, olanları bilmezden gelmek istemiştim. Ama becerememiştim. Unutmak elimizde değildi. Karar verip unutamıyordu insan. Affedemediği gibi. Affetmek de elimizde değildi."
Sayfa 459Kitabı okudu
“İnsan gün gibidir" buyruluyor. Onun gecesi vardır, gündüzü vardır. İnsan sene gibidir, mevsimleri vardır... Baharı vardır, güzü vardır. Yazı vardır, kışı vardır. Kışına rastlarsanız, acele etmeyin sabırla yazını bekleyin. Gecesine rastlarsanız, sabahını bekleyin karar vermekte, gadap etmekte acele etmeyin!.. Gündüzüne rastlarsanız temkinli olun, kırmızı çizgiyi aşmayın, gecesi olmayacak zannetmeyin!..
Ali yılbaşına doğru Amerika'dan döndü. Milenyuma girecektik. 1900'lü yıllar bitiyor, 2000'li yıllar başlıyordu. Acaba bu yeni asra geçiş bize neler getirecekti? Her yılbaşı gecesi hazırladığımız eğlenceli programları istememiştik. Ailece evde sade bir yemek yedik. Hepimiz böyle karar vermiştik. Milenyumun bize ne getireceğini merak ediyorduk ama ne büyük bir şey götüreceğini, nasıl bir travma yaşatacağını hiç hesaplamamıştık!
Sayfa 51 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Aci cekmek icin ayyas olmak, bir kadin tarafindan sifirlanmak gerekmiyordu, ama aci cekip ayyas olunabilirdi. Bir sure, genclikte ozellikle, talihin senden yana oldugunu sanabilirdin, bazen senden yanadir da gercekten. Ama senin farkinda bile olmadigin ve senin aleyhine isleyen bir takim ortalama hesaplar ve kanunlar vardir, her seyin yolunda gittigini sandigin zamanlarda bile. Bir gece, sicak bir Sali gecesi o ayyas sen oluverirsin, sensin o ucuz pansiyon odasinda olan ve daha once o odalarda olmus olmanin da bir yarari olmaz, daha da kotudur hatta, cunku bir daha bu duruma dusmemeye karar vermisligin vardir. Bir sigara daha yakmaktan, bir icki daha icmekten, o sivasi dokuk duvarlarda bir cift goz, bir cift dudak aramaktan baska bir sey de gelmez elden.
Sayfa 113Kitabı okudu
"Evlilik, verilmesi çok zor bir karar olmalıydı. Düğünler bana cenazelerden daha hüzünlü gelmiştir hep. Çünkü cenazelerde bir, düğünlerde iki ölü olur. "
Sayfa 273Kitabı okudu
Unutmak elimizde değildi. Karar verip unutamıyordu insan. Affedemediği gibi. Affetmek de elimizde değildi.
Sayfa 459
DOKUZ - OĞUZ MENKIBESİ
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
Reklam
Olup bitenler olmamış gibi yapmak, olanları bilmezden gelmek istemiştim. Ama becerememiştim. Unutmak elimizde değildi. Karar verip unutamıyordu insan. Affedemediği gibi. Affetmek de elimizde değildi.
Sayfa 459Kitabı okudu
Dolunayda yaban avı kafilesi yola çıkarken, genellikle kaybolmuş ve mutsuz ruhlar üzerinde hak talep ettikleri, yıkıp geçtikleri yollar boyunca onları tatlı dille peşlerinden sürükledikleri uzun zamandır bilinen bir şeymiş. Çoğu kez, bu zavallı ruhlardan bir daha hiç haber alınmazmiş. Sarhoşlar meyhaneden eve dinerken yolda kaybolurmuş. O hafta
"Özgür olmak istiyorum yeniden, nasıl doğuyor bu istek, bilmiyorum. Ama işte birden doğuyor. Elektrik düğmesi çevrilmişcesine apaydınlık oluyor içim, karar veriyorum işte böyle bir yılbaşı gecesi özgürlüğe..."
Sayfa 256 - Doğan KitapKitabı okudu
Sarı Sıcak
Sunaltıcı bir yaz gecesi ... Gökte tek tük soluk yıldızlar, kocaman, testekerlek bir ay ... Yatak ekşi ekşi ter kokuyor. Yanına yönüne dönüyor. Sonra bir karar: "Sabaha kadar uyumam." Seviniyor. Sabahleyin, anası "Osman," der demez, hemen kalkıp boynuna sarılacak. Nasıl da şaşacak bu işe anası! Yatağın içinde sevinçle hopluyor. Sevinci bir an sönüverip, içine korku giriyor: "Ya uyursam." Kendi kendine hep yineliyor: "Uyumam. Uyumam, işte. Neden uyuyum? Ne var uyuyacak?"
Unutmak elimizde değildi. Karar verip unutamıyordu insan. Affedemediği gibi. Affetmek de elimizde değildi.
Sayfa 459Kitabı okudu
880 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.