Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anayasa
Madde 1: Kampuçya devleti, toprak bütünlüğüne sahip, bağımsız, birleşmiş, barışçı, tarafsız, bloksuz, egemen, demokratik bir devlettir. Kampuçya devleti, Kampuçya'nın işçi, köylü ve diğer emekçilerinin devletidir. Kampuçya devletinin resmi adı "Demokratik Kampuçya'dır. Madde 2: Bütün önemli üretim araçları, halk devletinin kolektif
Sayfa 160Kitabı okudu
Fazıl'a dönüp bir gün Kars'ta geçen bir roman yazarsam okura ne demek isteyeceğini sordum. "Hiçbir şey," dedi kararlılıkla. Kederlendiğimi görünce zayıf davrandı, "Bir şey var aklımda ama beğenmezsiniz..." dedi. "Beni Kars'ta geçen bir romana koyarsanız, benim hakkımda, bizler hakkında söylediklerinize okuyucunun hiç inanmamasını söylemek isterdim onlara. Kimse uzaktan bizi anlayamaz." "Kimse de öyle bir romana inanmaz zaten." "Hayır, inanırlar," dedi heyecanla. "Kendilerini akıllı, üstün ve insancıl görmek için bizim gülünç ve sevimli olduğumuza, bu halimizle bizi anlayıp bize sevgi duyabildiklerine inanmak isteyeceklerdir. Ama benim bu sözümü koyarsanız akıllarında bir şüphe kalır." Sözlerini romanıma koymaya söz verdim.
Sayfa 391 - 22. Basım: İstanbul, Kasım 2023 - YKY
Reklam
İnanmak, başarmanın yarısıdır. İnancını kararlılıkla uygulamaya koyabilmektir.
Sayfa 126 - Bahar ERİŞKitabı okudu
Bir Başarı Hikayesi
Sen de yıllar sonra, adı duyulan başarılı biri olabilirsin, herkes tarafından takdir edilebilirsin. Fakat bu sana bağlı... Başarısız mı oldun? Tekrar dene! Tekrar mı oldun? Birdaha dene! Yine mi oldu? Yine dene! Asla denemekten vazgeçme. Ne kadar başarısız olursan ol, başarının anahtarını pes etmezsen bulacaksın. Hem bir söz vardır: Başarıya
İnanmak, başarmanın yarısıdır. Başarmanın diğer yarısı, inancını kararlılıkla uygulamaya koyabilmektir.
Sayfa 126 - AlfaBaski11Kitabı okudu
Bir insan kendini nasıl geliştirilir.
Bir insanın kendini geliştirmesi, kişisel ve profesyonel hayatında daha iyi bir versiyon olmayı hedeflemesi anlamına gelir. Kendini geliştirmek, potansiyelinin farkında olmak, yeni beceriler öğrenmek, güçlü yönlerini güçlendirmek ve zayıf yönlerini geliştirmek için çaba göstermek anlamına gelir. İşte bir insanın kendini geliştirmesi için bazı
Reklam
İnanmak, başarmanın yarısıdır. Başarmanın diğer yarısı, inancını kararlılıkla uygulamaya koyabilmektir.
Sayfa 126Kitabı okudu
188 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Nefsini bilen, Rabbini bilir.
Kitabın dili oldukça sade ve akıcı. Çok kolay okunabilen bir kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlânâ'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılmıştır. Kitabın güzelliği buradan geliyor bence. Yazar mesnevide geçen bir hikayeyi kendi inanç ve hayata bakış açısına göre kurgulayıp aktarıyor. Kitapta aktarılmak istenen temel düşünce ve fikir, verilmek istenen mesaj şudur: Hayallere ve hakikate ulaşmak noktasında samimi ve içtenlikle inanmak gerektiği, inanmanın başarmanın yarısı olduğunu bilmeli ve bu uğurda önümüze çıkan her engeli büyük bir kararlılıkla ve sabırla aşarak hedeflenen gayeye ulaşmak. Kitapta bir ülkeden kalkıp başka bir ülkeye hazine bulmak için giden bir delikanlı anlatılıyor. Yaptığı bu yolculuk sırasında kendini bulur, ve anlar ki, asıl hazine kendi öz benliğidir. Hazine kendi içimizdedir. Yeter ki bunu fark etmeye niyetli olalım. Kendimce kitaptan çıkarılacak dersler özetle; En degerli hazine: Rabbini tanımak ve bilmek, ve ona gereği gibi kulluk yapmak. Kendinin farkına varan, Rabbinin de farkına varır. Hayata daima, Allah’ın "Sevgi" ve "Aşk" ile yarattığı evrenin yaratılış hikmeti olan Marifetullah nazarıyla bakmak. Keyifli ve bol tefekkürlü okumalar dilerim.
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023206,9bin okunma
"Tek söyleyebileceğim şu: İnanmak istiyorlar. Oysa Tanrı'ya inansa da inanmasa da gerçek bir filozof bir şeye sırf korkularını hafifletiyor ya da arzularını doyuruyor diye inanmaktan kaçınır. Hakikat ne olursa olsun ödün vermez bir şekilde hakikati arar. Hakikati sırf kendisi için arar, başka bir şey için değil. Felsefe inatla, kararlılıkla ve ödünsüzce hakikatin peşine düşmeyi gerektiriyorsa filozof olmak için sizin de hislerinizin götürdüğü yere değil, hakikat araştırmanızın götürdüğü yere gitmeniz gerekir. "
İnanmak başarmanın yarısıdır. Başarmanın diğer yarısı, inancını kararlilikla uygulamaya koyabilmektir
Reklam
İnanmak başarmanın yarısıdır. Başarmanın diğer yarısı, inancını kararlılıkla uygulamaya koyabilmektir.
Sayfa 126 - AlfaKitabı okudu
224 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
BÜYÜK ADAM: yakından herkes gibi, uzaktan kendi gibi
Türk milletini yüceltip göklere çıkaran Mustafa Kemal Atatürk'ü sevmek için kimileri sebep aramazken kimilerinin önüne sunulan onca sebebe rağmen kin nefret düşmanlık besleyebiliyor oluşlarını kıskançlık duygusunun altına yatırmak bile onlara hak vermek olacağı için sadece kendilerini inandıkları ve hatta inanmak istedikleri şeyle baş başa bırakmayı hep daha doğru bulsam da kendine bir şans vermek isteyen herkesin okumasını gerektiğini söylemek istiyorum herkesin onun - en azından benim - yerinde olmak istediği CEMAL GRANDA KİMDİR? Garsonluk vazifesi, onun Atatürk’ün hizmetine girmesine neden olacaktı. Atatürk’ü ilk defa Denizyolları İdaresindeki bu görevi sırasında, Karadeniz Vapuru‘nun Atatürk’ü Mudanya’dan alıp Bandırma’ya götürmesi sebebiyle uzaktan gördü. Deniz yollarında görevli iken 3 Temmuz 1927’de Atatürk’ün hizmetine girdi. 1938’e kadar 12 yıl boyunca Atatürk’ün sofrasında hizmet etti. Atatürk’e hizmet etmenin gururunu yaşadığını söyleyerek kendini dünyanın en şanslı insanı olarak tarif etmektedir. Atatürk'ü bizzat yakından görüp tanıyan Cemalin anıları ile Atatürk’e bi kez daha hayran kalacağınız bu eserin bölümleri acaba bu defa Mustafa Kemal beni nasıl şaşırtacak diye heyecanlı heyecanlı başlayıp bazen duygusal çoğu zaman gururlu bitişlerle noktalanacak. Mustafa Kemal'i sonsuz merhameti sevgisiyle ve kararlılıkla inandığı şeyin sonuna kadar arkasından gidişiyle tanımak onu unutmamak hep anlatmak için bi şekilde bir yerde elinizin gittiği bir kitap olacak "hayattayken gülkurusu rengini severdi. Yine öyle bir renk içinde sonsuz uykusuna dalmıştı" youtu.be/66ACdsrs9EQ
Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri
Atatürk'ün Uşağının Gizli DefteriCemal Granda · Derin Tarih Kültür Yayınları · 2014382 okunma
Biz dürüst insan sevmeyiz. Duymak istediklerimizi, yeterli kararlılıkla söyleyebilecek olanları severiz. Dürüstler, yeterince kararlı değillerdir, çünkü bilirler ki; her kararlılık bir miktar aşırıdır ve aşırılık bir miktar karşıtına yakındır, dolayısıyla da dürüst değildir. Biz, doğru söylediğine kendini inandırmış yalancıları severiz. İnanmak, hakiki olana değil de, kararlı olana olunca biz de dürüst sayılmayız. Böyle böyle döndürürüz bu devranı, yalandan hakikati ararız.
Hayret doğrusu!.. Hem pozitivizme hem de Kur'an'a inanmak bize has garipliklerdendir. Osman Yüksel tam bir kararlılıkla diyordu ki: - Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nin alnına kocaman harflerle "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" diyen pozitivist bir görüş var. Ben dört yıl o fakültede okudum. Her sabah o fakülteye girdiğimde içimden "Hayır! dedim. Hayatta en hakiki mürşit yani yol gösterici sadece ilim değildir. İlmi de vahyi de inkâr ve ihmal edemeyiz. Bu bakımdan hayatta en hakiki mürşit ilim ve vahiydir" diye söylendim. Bizim medeniyetimiz aynı zamanda bir vahiy medeniyetidir. İslam, ilmi, kat'iyyen ihmal etmiyor. İlim Çin'de de olsa onu arayıp bulmamızı emrediyor. Âlimin uykusunu ibadet edenin ibadetinden üstün tutuyor. Hz. Muhammed s.a.v buyuruyor ki: "Âlimin kaleminden damlayan mürekkep şehitlerin damarlarından akan kandan daha mukaddestir". Diyor ki: "İlim, müminin kaybolmuş malıdır. Nerede bulursa oradan alır". Diyor ki: “Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek sabaha kadar ibadet etmekten daha sevaptır". Hz Ali de diyor ki: "İlim maldan hayırlıdır. Çünkü malı sen koruyacaksın ilim ise seni korur. Mal sarf etmekle azalır, ilim sarf etekle çoğalır". Osman Yüksel diyordu ki: - Osmanlı Devleti'nin duraklamasına ve gerilemesine İslâmiyet sebep olmadı. Bazı ham kafalar, yobaz kafalar medreselerimizden akli ilimleri kaldırdılar. Sadece nakli ilimler üzerinde durdular. Akli ilimleri kaldıranlar ham kafalı Müslümanlardır. Kur'an "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" diyor. Mehmet Akif, "Bilmeyenleri hayvanlara benzetiyor, Osmanlı'yı bilmeyenler batırdı.
Sayfa 196 - yakın planKitabı okudu
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.