Amir bin Rebia adındaki bir sahabi yakışıklı ve beyaz tenli birisi olan Sehl bin Huneyf'e bakıp:" Ben bunun gibi bir adam görmedim." deyince Sehl'i şiddetli bir karın ağrısı tutmuştu. Durumdan haberdar olan Efendimiz'in (s.a.v) :" sizden bir kimse ne diye kardeşini öldürmeye kalkışıyor? Niçin Barekallah demiyor şüphesiz nazar haktır."(Tirmizi) buyurarak yaptığı uyarı, herhangi bir zaruret olmadığı halde sosyal medyada fotoğraf servis ederken bir kez daha düşünmemizi gerektiren önemli bir uyarıdır.
Sayfa 112Kitabı okudu
Yediğin her portakalın hayatında yediğin en güzel portakal olma olasılığı vardır. Ama sen mükemmeli arayarak bir kasa portakalı tüketirsen, ulaşacağın tek şey aptal bir karın ağrısı olur. Bir şeye karşı ne kadar az beklentin olursa ondan o kadar çok lezzet alırsın.
Reklam
Bileğim iyi. Önemli bir şey değil. Ağrısı sızısı yok. Ağrıyan göğsüm. Karın boşluğumda bir şey asılı duruyor. Ne olduğunu bilmiyorum. Her zaman orada duruyor. Artık sütyen takmasam da yumru orada hissediliyor. Ne kadar derin nefes alsam da göğsüm rahatlamıyor. Bir haykırış, yakarış, kat kat birleşiyor ve oraya yapışarak sabitleniyor. Et yüzünden. Çok fazla et yedim. O hayatlar bozulmadan orada asılı. Kesinlikle. Kan ve etlerin hepsi sindirilip vücudumun her köşesine yayılmış, tortusu dışa atılmıştır, ama o hayatlar ısrarla karın boşluğuma yapışmış duruyor. Sadece bir kez, tek bir kez haykırmak istiyorum. Pencerelerin ötesindeki karanlığa doğru koşmak istiyorum. Öyle yapsam bu yumru dışarı fırlar mı acaba? Olur mu, böyle olması mümkün mü? Kimse bana yardım edemez. Kimse hayatımı kurtaramaz. Kimse tekrar nefes almamı sağlayamaz.
Çocuklar yaşadıkları zorlukları ifade ederken ebeveynlerin hiç anlam veremedikleri gizemli bir şekilde bunu yapabilirler. Bazı anlar ebeveynler için “sabır testine” dönüşebilir. Kendinden küçük hayvanı ezerek güç göstermek isteyebilir, çevresindeki insanları kontrol ederek kaygı yönetimi yapabilir, bazen de karın ağrısı, baş ağrısı, alt ıslatma gibi belirtilerle zorlandığını ifade edebilir.
Acı ve ıstırap. Acı fiziksel dünyaya, ıstırap ise psişik dünyaya aittir. Birbirinden ayrı ama birbiriyle bağlantılı ve etkileşim içinde olan iki alandır bunlar. Acı belli bir noktada yer alabilir (baş ağrısı, kârın ağrısı), oysa ıstırap bütün varlığımıza zulmeder, bizi yıpratır, zayıflatır, çoğu zaman da değerimizden dü­şürür. Acı doğal bir rahatsızlık şeklinde yaşadığımız bir şeydir, kabul edilirdir, nettir: Bir testere parmağımızı kesecek olursa, elimizin ağrıması doğaldır ve bunda herhangi bir tuhaflık görmeyiz. Acı mazur görülür. Ancak ıstırap için bu geçerli değildir. Istırap bize haksızlık, talihsizlik, hak edilmemiş bir ceza gibi gelir: Ona olan ilk tepkimiz isyandır, başkaldırıdır. Istırap bizi incitir, hatta değerimizden düşürür.
Sayfa 48
Ektopik gebelik kliniği
Ektopik gebelik hastaları asemptomatik (intakt tubal gebelik) ya da pelvik ağrı şikayeti (muhtemelen tek taraflı tubal abortus nedeniyle) ya da ciddi hemoragik şok tablosu (tubal rupture bagh) ile kliniğe başvurabilir. Ektopik gebelik en çok 6-9 gebelik haftaları arasında tanı alır, çoğu birey spesifik olmayan semptomlara sahiptir Bu semptomlar, hafif damlama tarzı vajinal kanama, pelvik ağn ve sekonder amenore olup bu şikayetler intrauterin gebeliklerde veya erken düşük tehdidinde de görülebilir. Diğer semptomlar, omuza vuran karın ağrısı, abdominal defans ve akut karu, servikal hareketlerde ago, hemoragik şok ya da instabilite (dispne, hipotansiyon, taşıkardı) ve senkoptur Etkilenen adneks tarafi genellikle hassastır. Ayırıcı tanıda, kistik ve solid adneksiyel kitleler, adneksiyel enfeksiyonlar (tubaovaryan apse), apandisit, ovaryan hiperstimülasyon sendromu düşünülmelidir.
Sayfa 194Kitabı okudu
Reklam
Yediğin her portakalın hayatında yediğin en güzel portakal olma olasılığı vardır. Ama sen mükemmeli arayarak bir kasa portakalı tüketirsen ulaşacağın tek şey ahmak bir karın ağrısı olur. Bir şeye karşı ne kadar az beklentin olursa ondan o kadar lezzet alırsın. Bu yüzdendir ki hayatını değiştiren lezzetleri, hiç beklemediğin bir anda tadarsın.
Atamın çok değer verdiği köylünün öğretmenlere göstermediği değer:
Gani Çavuş'un odasında oturuyoruz. Şubatın yirmi biri. Eşini görmediğim yaman bir tipi, sokakları süpürüyor. Derde, sıkıntıya ilişkin acıklı konuşmaların bini bir paraya. Bu sırada kapı açıldı, efendi kılıklı bir genç girdi içeri. Bir elinde ufak bir bavul var. Paltosunun yakalarını kaldırıp çengelliiğneyle tutturmuş. Bir elinde de, kapının
252 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Merhaba, Türk edebiyatının yaşayan ve hala üreten en önemli şair ve deneme yazarlarından biri olan Şükrü Erbaş'ın Çekilme Suları adlı eseri hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Sarkacın Kalbi (2002) ve Çekilme Suları (2009) adlı deneme kitaplarının 2014 yılında Kırmızı Kedi Yayınları tarafından tek kitapta toplanması ile esere Çekilme Suları ismi verildi. Genel olarak şiirleri ile tanıdığımız Şükrü Erbaş, bu eserinde toplumun karın ağrısı olan siyaset, din, adalet gibi konuları yanısıra şairlerden, edebiyattan bahsetmiştir. Kısa kısa başlıklar altında çeşitli konularda bilgi edinebileceğimiz denemeler yazmıştır. Şükrü Erbaş'ın şiirlerini sevmiş olsam da denemeleri hakkında aynı şeyleri söyleyemeyeceğim maalesef. Okurken çok sıkıldım ve zoraki bitirdiğim bir kitap oldu. İyi okumalar...
Çekilme Suları
Çekilme SularıŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınları · 2014967 okunma
Batıl İnançların Özel Mülkiyeti Korumaya Katkısı
Kümes hayvanı veya domuzu çalınan bir siyah doğrudan Obeah büyücüsü olan adama veya kadına gider; çevreye obi'nin hırsızın peşine düştüğü haberi yayılır, korkunç haberi duyan hırsızın dehşete düşmüş olan hayal gücü çalışmaya başlar; artık geriye başka ve daha üstün bir Obeah büyücüsünün karşı büyülerinden başka bir çare kalmamıştır; ama daha üstün biri bulunamazsa ya da bulunduğu halde hırsız etkilendiğini düşünürse, yaklaşan felaketin dehşetiyle çökmeye başlar. En küçük bir baş veya karın, vb. ağrısı hissi, tesadüfi bir kayıp yahut yara kuşkularını doğrulamaya yeter ve görünmez ve karşı konmaz bir varlığın kurbanı olduğuna inanmaya başlar. Uyku, iştah ve neşe kalmaz; gücü günden güne erir, huzursuz hayal gücü tekin olmayan güçlerin uğrak yeri haline gelir, her yanını umutsuzluk sarar; tek gıdası toprak ya da benzeri bir zararlı madde olur; bedeni ölümcül bir düşkünlük sürecine girer ve giderek mezara yaklaşır." Onu öldüren şey batıl inançtır. Benzer örnekler çoğaltılabilir, ancak yukarıda anlatılan vakalar batıl inancın birçok halk arasında ve dünyanın birçok yerinde insanları hırsızlığa karşı caydırmada önemli bir araç olduğunu göstermeye yeter. Bu durumda ikinci önermem, yani batıl inancın belli ırklarda ve belli dönemlerde özel mülkiyete duyulan saygıyı güçlendirdiği ve dolayısıyla özel mülkiyetin korunmasına katkıda bulunduğu önermesi kanıtlanmış olmaktadır.
Sayfa 42-43
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.