bir kar parçası gibiydi. hiçbir hikâyesi yokmuş gibi. olağandışı görüntüsüne rağmen bir karınca kadar sıradan duruyordu. üç duvarı beyaz salonda gözden kaybolacak kadar beyazdı. ama koma görünüyordu. çünkü ruhu petrol kadar siyahtı.
Bu kadar insanın zulme sessiz kaldığı ve zulme sözleriyle katıldığı bir dünyada belki elden bir şey gelmez, fakat yapılan boykot belkide bu okuduğumuz kitaplar ve alıntıladığımız şiirler tarafımızı belli eder. Karınca hikayesi misali; belki benim taşıdığım su söndürmeye yetmez ama safımızı belli edelim…
Koçero - Vatan Şiiri
keklik serer palazını tenha kayalıklara
uçurur korkusunu
kara diken savurur tohumunu
kurtulur korkusundan
orda bir dağ
orda bir tas
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana(Bir Ada Hikayesi 1)kitabı mübadele göçüne konu olan gocmenlerin hayatını anlatıyor. Kitap bazılarına durağan gelse de ben okurken çok keyif aldım. Yaşar Kemal kitaptaki Karınca Adası'ni öyle bir anlatıyor ki hayran olmamak elde değil. Ben betimleme çok fazla seven biri değilim ama yazar kuşu, böceği, denizi öyle bir anlatmış ki o adada yaşamak istedim. Orda pişen balığın kokusunu burdan aldım. Bu da yazarın farkı. Zaten Yaşar Kemal'in eserlerinde ufak bir konu olması yeterli yazar o konudan 500 sayfalık eser ortaya koyuyor. Ve siz büyük bir keyifle okuyorsunuz. Bir Ada Hikayesinin ilkini çok beğendim. Diğerlerini de merak ediyorum. Yaşar Kemal severler muhakkak okumalı.
Bir söz okumuştum, "Acı duyabiliyorsan canlısın, başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın." Ne ince bir ayrım değil mi? Tıpkı nefes almakla yaşamak arasında olduğu gibi.
"Mübadele"
Sözlük anlamıyla değiş tokuş, takas.
Ne kadar basit bir kelime değil mi?
Kimi sözcüklerin ağırlığını yaşayana sormak gerek... Lozan
youtu.be/PPjazi4mQSQ?si=...
Kitaptan bir müzik önerisi ile başlamak istiyorum. Kitap beyaz perdeye aktarılsa ve tanıtımı yapılsa arka fonda bu şarkı iyi giderdi.
“Nasıl bu kadar kalpsiz olabilirsin?”
Nakarat kısmının can alıcı sözü bu. Kitapta insanlığı sorguluyor. Ve tam da bu soruyu soruyor. Kendi gezegenine, türdeşine
Genco Erkal'ın sesiyle kitabı okumak etkileyiciliğini kat be kat arttırdı, müzikal desteği ve diğer okuyucular mükemmel bir tat bıraktılar damağımda. Nazım Hikmet'in inceliğini yine Fazıl Say'ın oratoryosundan tanımıştım, o zariflik bu kitapla yine pekişti içimde. Ayrıca Muammer Sun'un "Sevda Çiçeği" müziği bir o
Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birden bire dam.
Gök devrildi, künde üstüne künde...
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı. İhtiyar bacı!
Sonsuzluk elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.
Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum
yok, poyraz musa değil, ben vasili’yim. kendi adasında sürgün, kendi hayatına yaban olan vasili. devlete, hükümete, topluma, yasaya, ada halkına, velhasıl hayatın cümlesine inat adasını bırakmayan, bırakmayıp da varlığını gölgeye, bedenini ışıkta bile karartıya çeviren karınca adalı balıkçı vasili. poyraz musa değil, vasili’yim çünkü kendi yerime
Karınca hikâyesi bizimkisi;
Emektar bir karınca, sahnedeki;
Yılgın, yorgun ve bitkin…
Düşünceli ve düşünceli olduğu kadar da endişeli…
Güvensiz bir karınca bizimkisi;
Evet güvensiz!
....
....
Karınca hikâyesi bizimkisi;
Çalışkan bir karınca, rotasyona tabi;
Tik tak çalışana, esir,
Tik tak çalışanda, işçi,
Tik tak çalışmada, savaşçı ayrıca…
Sinsi bir karınca bizimkisi;
Evet sinsi!
....
....
Karınca hikâyesi bizimkisi;
Ağırlığını yüz yüze,
Ağırlığını kalp kalbe,
Ağırlığını peş peşe,
Ağırlığını dip dibe,
Ağırlığını can pare,
Ağırlığı yek pare,
Ağırlığını aklınca koruyan…
1363 yılında gerçekleştiği sanılan ve sağ elini çolak, sağ ayağını da aksak bırakan pusudan bir şekilde kurtulup umutsuzluk içerisinde kendisini bir duvarın dibine atan Timur, burada bütün hedeflerinden vazgeçmek üzereyken duvara tırmanmaya çalışan bir karınca görür. Adeta kendi derdini unutarak izlemeye başladığı karıncanın defalarca denedikten sonra duvara tırmanmayı başarması ona ilham verir. Kendisini ziyadesiyle etkileyen karıncanın gayretini örnek alır
ve âdeta yeni bir bilinçle hedeflerinin peşinden koşmaya devam eder. Eh, sonunda başarılı olduğunu da biliyoruz.
Sayfa 115 - Kronik Kitap 1. Baskı 2018Kitabı okudu