Su değil ışık kaynayan, dibine göklerin yıldızları düşen pınarlarla dolu, çalılarının dibi kokusundan insanların, kuşların, kelebeklerin, cümle mahlukatın ve hem de karıncaların başını döndüren mor menekşelerle kaplı, çevresindeki denizde binbir türlü lezzetli balıklar yaşayan bir ıssız ada.. Adaya mübadele nedenli gelen büyük acılar çekmiş insanlar.. Kimi yoksulluklardan, acılardan, kimi savaşlardan kimi kan seli içinden, kimi ovalarca serilmiş yatan ölülerin üstünden geçerek, kimi asker ölüsü kokularından burunlarının direği kırılarak, kokulara dayanamayarak ölenleri görerek, yaşayarak, kokulardan bayılarak, ölümlerden ölüm beğenerek buraya gelmişlerdi.. Savaşlarda yaşananlar onları öyle bir hale getirmişti ki muhteşem doğa onlara karıncanın bile su içebileceği bir deniz kadar durgun geliyordu.. Karıncalar su içerken ise Türkü, Kürdü, Rumu, Çerkezi, Lazı, Müslümanı, Hristiyanı her şeyi bir kenara bırakıp bir olup kendilerine yaşanılası bir hayat kuruyorlardı..