Kuşkuculuğun nedensel ilkesinin dinginliğe ulaşma umudu olduğunu söyleyebiliriz. Düşünce yetisi ve zenginliğine sahip kişiler, şeylerdeki düzensizlikten ötürü bir karmaşa içine girer, bu durumda neyi onaylayacağı konusunda kuşkuya düşer, neyin doğru neyin yanlış olduğunu araştırmaya başlar, bu konularda karara vararak dinginliğe ulaşmayı umarlar.
"Yavru kurt insanlar gibi düşünseydi,hayatı,doymak bilmez bir iştahı doyurmaya çalışmak olarak özetlerdi.Dünyayı ise takip eden ve edilenin,avlayan ve avlananın,yiyen ve yem olanın bir sürü arzu ve iştahıyla dolu;düzensizlik ile şiddetin, açgözlülük ile kıyımdan ibaret bir kaosun acımasız,plansız ve sonsuz rastlantıyla birlikte tamamen körlemesine ve karmaşa içinde hüküm sürdüğü bir yer olarak görürdü."
Sayfa 84 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,34.BasımKitabı okudu
Reklam
Hayat üstüme üstüme geliyor, sanki her adımımda biraz daha daralıyor dünya. Kendimle olan savaşımın tam ortasında, düşmanımın kim olduğunu sorguluyorum. Ben miyim kendime düşman, yoksa bu içimdeki huzursuzluk mu beni sürekli yargılayan? Nedir bende eksik olan, neyin yokluğunda kayboluyorum? Dünya kötü mü? Evet, cevabım net. Ama bu anladığım dünyada, beni anlamayan kim? Kendim mi, yoksa başkaları mı? Belki de asıl sorun, kendimi anlayıp dünyayı anlamayı başaramamış olmamda. Bir düşüncem bin düşünceme düşman, neye güvenmeli bu karmaşa içinde? İnsanoğlu kendi doğrusuna yanlış mı bakar, yoksa ben mi yanlış görenim? Bu sorularla boğuşurken, her bir yanıt yeni bir soruyu doğuruyor. Güvendiğim ne varsa, hepsi birer birer anlamını yitiriyor. Belki de güven duygusunu yanlış yerde arıyorum. Belki de doğrunun ne olduğunu bilmek imkansızdır. Her köşede bir ironi, her adımda bir trajedi saklı. Düşüncelerim arasında kaybolurken, bir an durup kendime soruyorum: Acaba yanıtı bulmak mı önemli, yoksa arayışın kendisi mi? Belki de asıl mesele, bu karmaşık düşünceler arasında kendimi bulmak, kendimle barışmak. Düşüncelerim beni nereye götürürse götürsün, hayatın bu devasa labirentinde bir yol bulmaya çalışıyorum. Ve belki de en önemli şey, bu yolda kaybolmaktan korkmamak. Çünkü bazen kaybolmak, kendini bulmanın tek yolu olabilir.
Tepkisel davranışın sonuçları sıkıntı, karmaşa, ayrım, eksiklik ve korku, öfke ve acı üçlüsünden kaynaklanan tüm dengesizliklerdir. Yaşam deneyimimiz bu şekilde "yaptığımız" her şeyde bir anlam ve amaç bulmaya çalıştığımız zehirli bir arayış olur. ... Buna ek olarak, kullandığımız tüm bu "öğelere" çok büyük bir önem yüklemişizdir. Tüm yapma eylemlerimizin ve bunları yaparken kullandığımız öğelerin bizim özgürlüğümüzün kaynağı olduğuna inanarak farkında olmadan gerçek olanla aramıza bir duvar örmüşüzdür. Tüm bunları kendimizle tamlık duygumuz arasında aldatıcı bir boşluk yaratmakta kullanmışızdır. Bu boşluk tüm korku, öfke ve acının kaynağıdır. Bu boşluk bizim amacımız değildir ve amacımız asla bu boşluğun içinde bulunamaz. Bu boşluk bizim yapmış olduğumuz bir şeydir. Gerçek değildir, gerçeğin sadece geçici bir ifadesidir.
Zaten hayatta olmamıza rağmen, amacımızı arayıp "yaşamımızı kazanmak" için çalıştık. Tüm bunların arkasında gerçekte başarmaya çalıştığımız ise " sevgiyi kazanmak"tı. Sonuç dengesizlik, karmaşa, ayrılık, yoksunluk ve üçlü birlik korku, öfke ve acının yayılan kolları oldu. Yaşamdaki değerimizi yaptıklarımızda başarılı ya da başarısız olarak ispatlamaya çalıştık. Mevcut halimizle hayatta olmamıza rağmen amacımızı arayarak hayatımızı kazanma arayışına girdik.
·
Not rated
Momo
Yeri bilinmeyen bir diyardan fantastik bir 'zaman' seruveni momo.Senin, benim, onun zamanını masalsı incelikle bezeyen bir 'modern zaman eleştirisi'. Hayalleri olan bir çocuğun düşlerini sekteye uğratmayacak kadar masalsı diğer yandan hayatın acımasız gerçekleri kadar karamsar. Bir yuzlesme yaşatıyor cunku.Zamanı nasıl
Momo
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201766.2k okunma
Reklam
Kaos-Düzen
Kaos ifade edilebilen bir şey değildir lakin muarızlar biraz karmaşa gördükleri her yere kaos damgası yapıştırır. Örneğin dağınık bir masa gördüklerinde bunu kaosla ilişkilendirebilirler. Oysa masanın dağınık yahut derli toplu olmasının kaosla bir ilgisi yoktur. Bahsedilen masayla alakalı hiçbir şey bilmeden yalnızca masanın odada sabit şekilde durduğunu görsek bile bir düzenin varlığını görebiliriz. Çünkü masanın sabit şekilde durması demek, o ortamda yer çekimi bulunması demektir, zeminin sabit olması demektir vs. Daha uzun düşündüğümüzde karşımızda duran her nesnede daha fazla düzen örüntüsü keşfettiğimizi fark ederiz.
Muammer Kaddafi ve Saddam Hüseyin gibi devlet başkanlarını değerlendirirken, "Onlar gitti, ülkeleri mahvoldu. Onlar varken, problem yoktu" şeklinde bir yorum türü mevcut. Bu bakış açısı, sonrasındaki gelişmelerin fenalığına bakarak, öncesinin "mutlak güzel" olduğunu varsayan basit bir ezber aslında. Tarihteki her gelişmenin, kendi içinde sıkı sıkıya bazı kurallara bağlı, şaşmaz bir sebep-sonuç zinciri içinde gerçekleştiğini hiç unutmadan, şunu söylemek daha makul görünüyor: Kaddafi ve Saddam gibiler, zaman zaman açılıp biriken suyu azaltmakla görevli olduğu halde hiç açılmayan ve damla bile sızdırmayan baraj kapakları gibidirler. Barajın arkasındaki su birikir, birikir... Ve sonunda o kuvvetli basınçla duvar patlar, her yer sele boğulur. Diktatörlerin başına buyruk yönetim tarzları ve halklarına muamelelerindeki acımasızlık (örneğin, baskı ve zulüm öylesine yoğunlaşır ki, ezilen kitleler "Biri bizi kurtarsın, kim olduğu önemli değil!" diyecek hale gelir), onların trajik akıbetlerini kaçınılmaz hale getirir. Dolayısıyla, kendilerinden sonra yaşanan karmaşa ve kaosta, iktidardayken attıkları bazı adımların ve ihmal ettikleri şeylerin direkt sonuçlarını görmek mümkündür. Bu acıklı manzaraya bakınca, Ortadoğu halkları açısından sorulacak soru ise şu: Diktatör yumruğu, işgalci çizmesi veya iç savaş dışında, dördüncü bir yol yok mu? Veya, bu dördüncü yola kafa yoranlar, bunun için dikkatle ve sabırla çalışanlar var mı?
Ketebe
Zihin, Mucize mi Karmaşa mı?
Ancak zihinsel aktiviteyi zorla durdurmaya çalışma çünkü çıldırırsın. Zihnine göre üç pedalın hepsi de gaz pedalıdır fren ve debriyaj yoktur. Bunu fark ettin mi? Hangi pedala basarsan bas, zihin sadece hızlanır. Zihne hiçbir şekilde dikkatini vermezsen, düşünceler yavaş yavaş yatışarak, seni yoğun ve canlı bir sessizlik için de bırak.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.