Eser, fiziksel olarak değilse de ruhsal olarak ölü sayılabilecek olan insanların hapishane ortamını, yeri gelip kırbaç ve sopa sayısıyla anlatan bir eser olup, yazarın uzun yıllar sürgünde kalmasının verdiği deneyim ve yaşanmışlıklarla birlikte aşağı sınıf ve soylular çatışmasını birleştirerek bizlere vermekte.
Kitap da, Rus halkını kültür seviyesinden tutun da, hapishane yönetimin acımasızlığına, kartopu oynarken etrafına neşe saçan mahkumlardan, onlara pis pis bakan haz etmeyen yönetenlere kadar her şey mevcut.
Şu ana kadar okuduğum Fyodor Mihayloviç Dostoyevski eserleri arasından beni yormayan, diğerleri gibi fazla düşündürmeyecek ama bir o kadar da beni o hapishanenin içinde tutan bir eser oldu.
İnsani derinliği, gözlem gücü ile birlikte Ölüler Evinden Anılar yazarın başyapıtlarından.